Yukardaki fotoğraf, benim 1 Mayıs 1977, Taksim mitinginde taktığım eşarbın fotoğrafı…
Belleğimizde, İstanbul şehrinin yaşadığı en çoşkulu ve en acılı günlerinden biri olarak yer eden o günün simgesi benim için…
Hayatımın her evresinde özenle korudum sakladım bu eşarbı. Her elime alışımda o gün yaşadığım tüm duygular parmaklarımdan bütün bedenime yayıldı ve yaktı beni, o güne geri döndüm sanki.
Mayıs sayısında, 1 Mayıs hakkında yazsak diye konuşmuş arkadaşlar. İlk aklıma gelen bu eşarbı paylaşmak oldu sizlerle…
Ve o gün o meydandaki heyecanımızı…
O meydanı dalga dalga dolduran insan selini…
Her yer cıvıl cıvıl, sloganlar, halaylar, bayraklar… ve biz dört arkadaş, meydanı erken terk etmek zorundayız. Aynı günün gecesi Gültepe’de bir salonda TİP’in kuruluş yıldönümü kutlaması var ve gidip o salonu düzenlememiz gerekiyor.
Genciz, coşkuluyuz, tüm meydanı yüksek bir yerden görmek, tadını çıkarmak ve alandan öyle ayrılmak istiyoruz.
Bula bula Sular İdaresi’ni bulduk tırmanmak için.
Birbirimize destek olarak başladık tırmanmaya ve yukardan sert bir müdahale geldi. Dört beş kişi bağırdılar bize. Hayır çıkamazsınız, yasak diye…
Çok bozulduk niye yasak ki, bir görüp meydanı ineceğiz dedik ama asla yumuşamadılar. Siz kimsiniz diye sorduk, görevliyiz kardeşim hadi uzaklaşın buradan cevabı geldi.
Vaz geçtik çaresiz. Söylene söylene meydanın Harbiye yönüne çıkıyorduk ki, silah sesleri başladı. Arkamızda kıyamet koptu.
Seçkin ve ben geri dönmeye kalkıştık şaşkınlıkla. Bahattin, ‘koşun, hızla koşun, kaçın!’ diye bağırdı bize. Deliler gibi koştuk. Kıl payı kurtulduk ateş altında kalmaktan ve arkamızda koşarak gelen kalabalıktan. O gece yaşadığımız şaşkınlığı, üzüntüyü anlatmam mümkün değil. Herkes yakınını arıyor, salona gelen her kişiden yeni bilgiler geliyordu. O sırada evli olduğum Yüksel Gürsel, sanırım Mimarlar Odası ile katılmıştı mitinge ve TİP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi idi. Gece geç saatlerde bulabildik birbirimizi. Ve yine geç bir saatte kurşunlar sağından solundan geçerken şaşırtıcı bir cesaret ve kararlılıkla film çeken EMO yöneticisi, Kadıköy ilçe Başkanı Yüksel Birdal, çektiği filmin bir bölümünü gösterdi bize. İnanılmaz görüntülerdi. Bilgiler çoğaldıkça, netleştikçe, anladık ki biz, ateşi başlatan adamlarla tartışmışız. İnsan beyninde bir fotoğraf merceğinin olmaması ne yazık… Ama öyle ustaca düzenlenmiş bir saldırı idi ki, kişileri belgeleyebilsek dahi bulmamız mümkün olmayacaktı.
O gün o meydanda kadın erkek, çocuk 36 kişi can verdi, 130 kişi yaralandı. Kentin, meydanın, toplumsal tarihin ve bireysel olarak her birimizin hafızasında yaşıyorlar. Unutturmaya çalıştıkları, hafızamızdan silmeye çalıştıkları hiçbir şey unutulamaz. O meydanın taşlarına kazındı bir kere…
Hüzün ve saygı ile…