FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

8 Mart İçin

8 Mart İçin

Büyüklerimiz eskiden, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” derdi. Daha ne olacağı bilinemez elbette ama havaya bahar kokusu sindi. Ağaçlar bembeyaz, tomurcuklar patladı patlayacak. İklimin değiştiğini çıplak gözle de görür olduk. Kar az yağdı, yağmur derseniz istikrarsız. Yağdığında seller götürüyor ortalığı, yağmadığında barajlar kuruyor. Yakında göçmen kuşlar, konaklayacak sulak alan da bulamayacak. Hem kuraklık hem de beton ama aslında bu kan emici asalaklar yiyip bitiriyor ülkemizi.

8 Mart haftasındayız. Geçen haftaydı sanırım, bir gün içinde 8 kadın erkekler tarafından katledildi. Televizyonlarda sakallı, sarıklı ticaniler bangır bangır kadının değersizliğini kusup duruyor. Hatta biri, “aç kalırsanız karınızı yiyebilirsiniz” diye fetva bile verdi. Hayat öylesine pahalı ki, et bulamayanların karılarını protein niyetine yiyecekleri günler de yakındır artık.

Bu hafta Türkiye’nin dört bir yanında sokaklar, meydanlar her yaşta pırıl pırıl kadınlarla, rengarenk pankart ve belgilerle dolacak. Bazı kentlerde, özellikle de İstanbul’daki Gece Yürüyüşü’nde bu renkler şüphesiz gaz sisi arasında kalacak ama solmayacak. Eminim ki, her türlü engele karşın yine orada olacaklar.

8 Mart, dünyanın her ülkesinde, geçmiş kadın hakları mücadelesine saygıyla ve geleceğe umutla kutlanıyor, kutlanacak. Bu yıl Ankara’dayım. Birkaç yıl önce İstanbul’daki Gece Yürüyüşü’ne katılmıştım. Orada yaşadığımız bir komik öyküyü size aktarmadan geçemeyeceğim. Oradayız binlerce kadınla birlikte. Taksim kapılarını zorluyoruz. Polis kat kat barikat kurmuş. Zorluyoruz ama geçemiyoruz. Ben yanımda yaşıtım kadınlarlayım, bazılarının torunları da yanında. Polis gaz atmaya başladı. İlk bir iki saldırıdan çok etkilenmedik ama duman arttıkça biz “ihtiyarlar” nefes alamamaya başladık. Yanımızdaki çocuklar ağlıyor. Bizi gaz alanından uzaklaştırmak için, bir muhallebici kapılarını açtı. Bizi üst kata çıkardı. Yirmi kadar kadınız. Balkondan, kıvrıla kıvrıla akan kadın selini ve Taksim’in ağzındaki barikatı görüyoruz. O kadar çok gaz atıldı ki, balkondan içeri girmek zorunda kaldık. Öksürükten boğuluyoruz. Havayla yükselen gaz dumanı muhallebicinin üst katını doldurup da gzö gözü görmek hale gelince bizim aşağıya nasıl indiğimizi görmeliydiniz. Isınan havanın yükseleceğini hesaplayamamışız anlayacağınız. Bu da bize ders oldu. Aslında her eylem bir ders. Yepyeni taktikler geliştirip daha da yaratıcı oluyorsun seneler içinde.

Bu yıl 8 Mart’ın tüm ülkemizde olaysız, gazsız, copsuz, neşeyle kutlanmasını diliyorum. Bu ülke kadınların eli üzerinde yükselecek buna yürekten güveniyorum.