
ALDI GİTTİ
Züleyha Akın
Ruhum üşüyor. Nasıl iyice örtünürüm bilmiyorum. Ruh üşümesine ne cüppe var ne palto. Ruhunun üşüdüğünü hisseden insan artık bir daha bunu unutamaz.
Fernando Pessoa
Takvimler 9 Şubat 2023 tarihini gösteriyordu. İçimi yine anlamlandıramadığım bir sızı sarmıştı.
Arkadaşın beni telefonla arayarak “bizden gideli bugün tam 7 yıl oluyor. Eğer daha önce ölmeseydi bu 6 Şubat Depremi’nde kesin ölecekti” dedi.
Ozanın dediği gibi “ölüm hep bize mi düşer Usta?” dizesi aklıma geliyor. İçimden bir ses “Ölüm hep bize düşer başka kime düşecek?” diyor.
Bir gün kendisine Yasemin Göksu’nun sesinden bir şarkı dinletmiştim. “Aldı gitti neyim var neyim yoksa…”
Sonuna kadar dinleyememişti. Gözyaşlarının akmasına engel olmaya çalışırken “hücreye atıldığım günlerde hiç değilse umudum vardı. Şimdi artık o da kalmadı. Bunca emeklerimiz nereye gitti?” demişti.
Oysa kendisi 20 yıllık bir emeği alıp gitmişti. Hem de bir daha geri dönül(e)meyecek bir şekilde… Umutlar, hayaller, nedenler ve sonuçlar gitmişti gitmesine de, benden neler götürmüştü kim bilebilir?..

Uzakdoğu inancına göre ölüm yaşamın sonu değil, bir devamıdır. Bedensel yaşamın sonlandırılması her şeyin bittiği anlamına gelmiyor ki. Yaşadıklarımız yine gözümüzde canlanıyor. Sımsıcak anılar sizi sarıp sarmalıyor.
Ölüm bir son değil. Sonun bir başlangıcı ve devamlılığı belki…
Yaşam tek taraflı devam etse bile daha önce planladığınız projelerinizi yaşama geçirmeye ve ete kemiğe büründürmenize kimse engel olamaz aksine çevreniz destekler.
Uzak bir köyde “Okuma Odası/Cafe açarsınız. Raflar kitaplarla doludur. Hafif bir müzik çalar. Bar’dan kendinize bir kahve doldurarak elinizdeki kitabı okumak için bir köşeye çekilirsiniz.
Öyle hemen kendinizi kitaba kaptırmak yerine derin düşüncelere dalarsınız. “Ya şimdi yaşıyor olsaydı ne yapardı?” diye düşünmeden edemezsiniz.

“Kitabın piyasaya çıkmış, çok sevindim.” der miydi? Yoksa “beni de yazdın mı kitabında… Sana yaptığım bunca haksızlıkları yazmasaydın keşke… Ben sana onca eziyeti yapmasaydım keşke… Yaşamımızda bitmiyor ki keşkelerimiz. Sen bu konuda çok netsin. Kendinle ve çevrenle barışık yaşıyor olmalısın. Benim işim zor. Pişmanlıklarım had safhada… Her işim yarım yamalak kaldı işte. Kendi yaşamımı yok etmekle kalmadım senin de her şeyini mahvettim. Bunca emeklerini boşa çıkarmadım mı ben?”
Ben bu kez kendi kendimle konuşmaya başlıyorum.
Bir gün herkes gider mi acaba. Evet gider. Sen kalbinde büyüttükçe, onlar da büyürler ve sığamayacaklarını anlayınca giderler.
“Yaşam upuzun bir yol. Öyle ya da böyle geçip gidecektik. Geriye iz bırakarak…
Pişmanlıklarımı aklıma getirmemeliydim. Bu beni yer bitirir. Bitmeye yüz tuttuğum anda kaset gibi tekrar geriye sararak daha da güçlenmeliyim ben.”
Bu gece bir şekilde sabah olacak. Yarın gün yeniden doğacak. Kaldığımız yerden devam edeceğiz, umutla ve dirençle.