
Görmüş olduğunuz bu alet!
Annem diyor ki, biz anılarımızı çabuk tüketiyormuşuz. Anlamadım yani? Anılar ne işe yarar ki anne? Küçükken hatırlıyorum, Kadıköy vapurunda bir takım adamlar, vapur kalkar kalkmaz, çantalarından, ne olduğu ilk bakışta belli olmayan ‘bir şeyler’ çıkarır: ‘Görmüş olduğunuz bu alet…’ Diye başlarlardı. Rengârenk, oyuncak gibi şeyler, hayal meyal aklımda. En eski anım bu, bir işe de yaramıyor baksana!
Geçenlerde mutfak dolabında buldum onlardan. ‘Neden saklandınız, görmüş olduğum bu aleti anneciğim?’ Masum sırıtışıma, ‘beyninin arkasında ne var’ der gibi baktı. Yemedim asla yemem, santrafor oyuncusu değilim. Yüksek riskli yerlerde dikkatli dolaşırım. En saf suratımla sürtündüm ocağa: ‘Yok canım merak işte!’
‘ Hani ben anaokulu son sınıftayken, sen beni okuldan alıp karşıya geçirirken, vapurda bunları satarlardı.’ Diye başladım.
Annem: ‘Aldım işte.’ Deyip sustu. Kısa kesilmiş sohbet kaşındırıyor beynimin hassas derisini.
Niye duruyordu asırlık, milli servet gibi dolabın köşesinde bu ‘görmüş olduğumuz alet’. Annem meraklıdır, eski limonları bile karınca kovar diye kullanır. Anısı mı var, acaba?
Bu işe yaramaz aletin ne anısı olabilir? Sanki üç bilinmeyenli denklem sordum.
Adamcağız çok yaşlıymış, annem kıyamamış işte. Anlatırken bir tuhaflaştı bakışları.
Olmadı, yemezler.
Akşam yemeğinde, babam geçmişten, yine her zamanki taş devri anıları gibi söz ederken, fırsat ayağıma geldi. ‘Ah, eski günler’ dedim. Babam: ‘Ne çabuk eskidi günlerin kızım?’ deyince, birden, gururum kaşındı. Nasıldı yani, benim eski günlerim olamaz mıydı?
Ben anlı şanlı, eskimiş anıları olan bir birey olamaz mıydım? Bu âlemde benim neyim eksikti? Eskimiş anılar, kimsenin tekelinde değildir.
Coşkuyla, Kızılırmak gibi akaraktan annemin kalesine, yani, aziz mutfağına, hemen gidip, o aleti kaptım: ‘Görmüş olduğunuz bu alet, benim kutsal anılarımın kaşındırıcısı babacığım. Annem, ser veriyor, sır vermiyor’
‘Ha, o mu ?’ dedi babam gülerek. ‘Doğru ya! O, senin annene ilk yaş günü hediyen. Vapurda tutturdun anneme bunu alacağım diye. Annen kıyamaz böyle şeylere.’
Bana bak anne, bana bunu bir daha yapma. Odamda arabesk dinliyorum günlerdir.