Yönetmen Richard Linklater, Celine ve Jesse’nin hikâyesini dokuzar yıl arayla çektiği üç filmle anlatıyor. Viyana, Paris ve Yunanistan’da sokaklarda dolaşarak, bazen kafelerde oturarak yaşam, aşk ve ilişkiler üzerine felsefi ama bir o kadar da içtenlikli sohbetler eder bu üçlemenin iki karakteri.
Gün Doğmadan (Before Sunrise, 1995) filminde; bir trende tanışırlar Amerikalı Jesse ile Fransız Celine. Budapeşte-Viyana seferini yapan trenden Paris’e gidecekken; erkeğin ikna etmesi üzerine Viyana’da iner genç kadın. Kadın 19, erkek ise 23 yaşındadır. Viyana sokaklarında, parklarında gün ışıyana dek dolaşırlar, konuşurlar, konuşurlar… Yaşamları boyunca unutamayacakları bir gecedir bu. Altı ay sonra Viyana tren garında buluşmak üzere sözleşerek Celine Paris trenine, Jesse de Amerika uçağına biner.
Gün Batmadan (Before Sunset, 2004) filminde çiftimizi tekrar buluşturur yönetmen. Dokuz yıl sonra, bu kez Paris sokaklarında dolaşarak sohbetlerine devam ederler. Sözleştikleri Viyana buluşmasına Jesse Amerika’dan gelmiştir ama Celine büyükannesinin cenazesi nedeniyle gelememiştir. Yaşamları farklı yönlerde akmış olsa da birbirlerini unutmamıştır çiftimiz. Jesse evlenmiş bir oğlu olmuş, Celine ise mutsuz ilişkiler yaşamıştır. Jesse Viyana’da birlikte geçirdikleri gecenin romanını yazmış ve kitabı best-seller olmuştur. Paris’e de kitabının imza günü nedeniyle gelmiştir. Jesse’nin uçağı kalkana kadar birkaç saatleri ve yine konuşacakları çok şeyleri vardır. İlk filmdeki toy gençlerin yerinde şimdi olgunlaşmış ergenler vardır ama içlerindeki çocuk hâlâ durmaktadır. Sohbet uzadıkça mutsuzlukları su yüzüne çıkar. Erkek yine ikna edicidir ve Celine’den bir şarkısını söylemesini ister. Celine’in evinde şarkı sonrası ucu açık bir sonla biter ikinci buluşma, ayrıldılar mı, Jesse uçağına yetişebildi mi?
2013 yazında gösterime giren Gece Yarısından Önce (Before Midnight, 2013) filminde bu sorularımızın yanıtlarına kavuşuruz. Bu kez çiftimiz Yunanistan’dadır. Celine ve Jesse Paris’teki geceden itibaren birliktedirler ve o geceki beraberlikten olan şirin mi şirin ikiz kızları ile tatil yapmaktadırlar. Beraberdirler ama evlenmemişlerdir bu Celine’in seçimidir. Filmin ilk yarısı farklı bir kulvara doğru akacağını düşündürse de ikinci yarıda çiftimiz eskisi gibi yine yürümeye ve konuşmaya başlar. Bu kez sohbet konuları birlikte yaşanan dokuz yıl ve ilişkileridir. Kimi zaman sakin, kimi zaman seslerin yükseldiği tartışmalar yaparlar. İlişkide kadının konumu Celine tarafından sürekli sorgulanır. Sohbetleri sırasında biz de onların bu dokuz yılı nasıl yaşadıklarını öğreniriz. “Çiftimizin aşkı bitmiş midir acaba?” diye sorsak da tartışma tatlıya bağlanmış gibidir filmin sonunda. Yani yine açık uçlu bir sonla biter film.
Bu üç filmde Celine ve Jesse’yi canlandıran, Julie Delpy ve Ethan Hawke; ikinci ve üçüncü filmde senaryoyu ve diyalogları yönetmenle birlikte yazmışlar. Onların doğal ve güçlü oyunculuklarının bu filmlerin başarısında payı çok fazla. Mimikleri ve vücut dilleri ile ilgiyi dağıtmadan izleyiciyi uzun sohbetlerin içine çekmeyi başarıyorlar. Onları gençliklerinden olgun yaşlarına doğru izlemek ise izleyici için apayrı bir zevk oluyor. Üçlemede yapılan sohbetlerin samimiyetinin yanı sıra zeki ve akıcı olmaları, psikolojik ve felsefi derinlik barındırmaları ise filmlerin en büyük artısı.
Amerikalı yönetmen Richard Linklater’ın filmografisi farklı tarzda filmleri içerir. Hababam Rock(2002), A Scanner Darkly (2006), Hamburger Cumhuriyeti (2006), Ben ve Orson Welles (2008) bunlardan bazılarıdır. Üçlemesi ve Kaset (2001) filmi ise tek bir günde geçen bol diyaloglu filmlerdir. Yönetmenin bu tarzda çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Kaset; bir otel odasında ve üç kişi arasında geçer. Diyaloglarla o üç arkadaşın geçmişi, aralarında yaşananlar gerilimli bir biçimde anlatılır. Ben ve Orson Welles, Orson Welles üzerine yapılmış bir dönem filmi olmasına karşın, Linklater’ın derinlikli diyaloglarından nasibini almış bir filmdir. Onun izlediğim tüm filmlerinde kamera kullanımı ve diyaloglar, her zaman diğer öğelerin önünde gider.
Bu diyalogları izleyiciye geçirme ustası yönetmenden, Celine ve Jesse çiftinin dokuz yıl sonraki durumlarını da çekmesini bekliyorum. Son filmde bir yemek sahnesi var, o sahnede konuşulanlar bana bir de yaşlılıklarını izleyecekmişiz hissi uyandırdı.
Üçlemenin her filmi ayrı ayrı izlenebilir ve aynı tat alınabilir. Ama son filmi izlemeden ilk ikisini mutlaka izleyin, çünkü seyir zevkiniz artacaktır.