Yunanca bir kadın ismi olarak hala kullanılmakta olan Aspasia “güzel karşılama (hoş gelmek)” anlamına gelir. Aspasia, birçok filozof, bilim insanı ve sanatçının yetiştiği Antik Yunan kültürünün beşiği İonia bölgesinde yaşamış, tarihin ilk kadın filozoflarından biri olarak kabul edilir. MÖ. 5. yüzyılda Milet’te doğduğu; aldığı iyi eğitim göz önünde bulundurulduğunda ise varlıklı bir ailenin kızı olduğu tahmin edilir. Daha sonra Atina’ya göç ederek yaşamına burada devam eden Aspasia, kadınların da eğitim alabildiği bir sempozyum açar. Aspasia’nın bir heteara olduğu ve okulun da bir genelev olduğu iddia edilir. Hatta bu sebeple daha sonra evleneceği Perikles ile birlikte, ciddi sıkıntılar yaşarlar. Kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğu ve neredeyse sadece bir üreme aracı olarak görüldüğü Antik Yunan’da hetearalar ayrıcalıklı, özgür ve seçkin erkeklere hizmet eden, iyi eğitim görmüş, entelektüel “arkadaşlardır”. Toplumdaki diğer kadınlara göre özgürlerdir ve Aspasia’nın da bir kadın olarak gösterdiği varlık düşünüldüğünde, heteara olma ihtimali pek düşük değildir.
Kurduğu sempozyum (kimilerine göre işlettiği genelev) Atina’nın entelektüel faaliyetlerinin sürdüğü bir merkez haline gelir. Güzelliğinden çok etkileyici konuşması ve bilgeliğiyle ünlenen Aspasia, Sofokles’ten Platon’a ve en önemlisi Sokrates’e döneminin önemli entelektüellerine hocalık yapmış ve üretimlerinde belirgin etkide bulunmuştur. Hatta Sokrates diyalektik öğretisinin doğrudan Aspasia’ya ait olduğu bile söylenir. Aspasia’nın sempozyum evine sadece dönemin ileri gelen erkekleri değil, kadınlar da gelmiş ve eğitim görmüştür. Bu anlamda Aspasia’nın toplumsal konumu, dönemine göre reform niteliğindedir. Sempozyum, eğitimli kadınların kendilerini özgürce ifade edebildikleri adeta bir sığınaktır.
Sempozyum toplantıları Yunan edebiyatı ve tiyatrosunda da çok popülerdi. Aristofane’nin “Lysistrata” oyununda bu buluşmalardan sahneler vardır. Ziyafet, müzik, dans ve diğer kutlamaların yapıldığı neşeli ortam bittiğinde eğitici konulara geçilirdi. Atina’nın altın çağının en önemli devlet adamı Perikles’in de bu sohbet ortamlarında Aspasia’yı tanıması ve bu bilge kadına aşık olmasını daha iyi anlayabiliyoruz. Daha sonra eşi olacak olan Aspasia’nın Perikles’in kültür, sanat, politika ve felsefi düşüncesi üzerinde etkili olduğu söylenir. Hatta Perikles’in halka hitaben, Pelopones Savaşı’nda ölen askerlerin ardından yaptığı ünlü “Cenaze Töreni Söylevi”’nin, bir retorik ustası olarak bilinen Aspasia’ya ait olduğu iddia edilmektedir. Bu durum Atina’nın tutucu toplumu tarafından hoş karşılanmaz. Dostları ünlü heykeltıraş Fidias’ın, Perikles’in kalkanına Aspasia’nın bir rölyefini yapması bile ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Öyle ki muhtemel iftiralarla mahkemeler açılmış, nihayet Aspasia bunlardan aklanmıştır.
Tıpkı Aspasia gibi, tarih boyunca kadınların varlıklarını sürdürmek için buldukları yaratıcı yollar gerçekten büyüleyici. Evlerinde esir olan varlıklı Atina kadınlarının yanında, Aspasia belki de ancak bir heteara olarak özgürleşebilmişti. Sokrates’in onunla ilgili dediği gibi “kadın ve erkeği eşit bir yere koyduğunuzda, kadın erkekten üstündür”.