seksen yaşında kocakarı
avuç avuç kör
sarı kahverengi kızıl
yeşil gözyaşları
cennetin en güçlüsü
duvağı
öpüyor yuvasını
tomurcuk kök kokusu
upuzun incecik kuru çiçek
üstelik sarı
bolluk bahçesi
bir isim
bir parola
bir uzun durmak var içimde
bacaklarım parçalanmış
balcık kokuyor
kıvrak değil ki dilim
zurnasını çalacak ağaçlar
baktı herkes
ben baktım
derin uykuya dalacak bahçe
duydum
ev yakın diyor biri
şeker sayıyorum
sevip sevmediğinden değil
gülünce çıkıyor gamzelerim