benim annemin eti yok
yedi yaşında bir kız çocuğu
aynaya dökülmüş sırları
çene dağıtan
gönül eğlendiren
derdine derman
siyah tülün ardında
gömlek giyerdi
hiç sesi çıkmazdı
çıplaktı açık pencerede kolları
çığlığını güç tutardı
tanrı aşkına
yukarı kaldırırdı başını
eti düşerdi annemin
yer açılsın diye
koyardı başını kucağına
üzülürdü
üç ağaç kesildi ormanda
dağılan saçlarına
iltifatlar ederdi
bir kaç kez öperdi
acıydı dili
sorarlarsa
çiçek gibiydi
üstü başı
kayalar almıştı annem
sevinmiş miydi
üzülmüş müydü
paket paket sigarası vardı
keseledim vermemişti ellerini
çok kapıları vardı konuşacak
hiç topallamadı
gümpürtüyle açılmadı
camlarından akmadı gözyaşı
güçlüydü dişleri
yüreği ağzında yürürdü
bir sayı dizisiydi annem
koşardı
yetişemezdim
kaldırırdı başını
eti düşerdi
yabana atılmaz
bir sus kalırdı
hiç eti yok annemin
yedi yaşında bir kız çocuğu