M.S.2000’li yıllara ait olan kalıntılarda betonistik döneme ait Sinnape adında bir şehir olduğu tespit edilmiş olup dönemin tüm karakteristik yapısını taşıyan bu şehirde çok tanrılı dinlerin hakim olduğu anlaşılmıştır. En büyük tanrı olan Betonarme Tanrısının yanında, statik, mukavemet ve şehrin deniz kıyısında kurulmuş olmasından kaynaklı hidrodinamik Tanrısı, bitki yapısıyla alakalı olarak bileydin, hırnap, böğürtliyen ve mancar tanrılarının yanında, içelimgüzelleşelim tanrısı, demizdenarabayıdurgutturan tanrı gibi inanışların etkisi açıkça görülmektedir.
Binaların yapısı istisnasız beton olan şehirde, bitişik nizam denilen ilginç uygulamalar gözlenmiştir. Yapılaşmada dikkat edilen ilk noktanın, en ufak bir boşluk kalmayacak şekilde, örneğin binanın sınırıyla yolun sınırın birebir olması gibi henüz nedeni tahlil edilemeyen uygulamaları, hangi düşünceyle yaptıklarının daha derin incelemeler sonucu (o iş antropoloğun işi zaten, sosyoloğun muydu yoksa, neyse önemli değil benim işim değil sonuçta) ortaya çıkarılması planlanmıştır. Kazılarda, devlet dairelerinin arşiv bölümlerindeki toplantı tutanakları bulunmuştur. Tutanakların kripto edilmesi neticesinde aşağıdaki konuşmalar ortaya çıkmıştır.
Dönemin Belediye Başkanı: Zor şartlar altında hizmet yapmaya çalışıyoruz.
Bilinçli Vatandaş: Arkadaşlar, ne yapılsa itiraz eden bir grupla karşı karşıyayız. şimdi belediyemizin, şehrin en büyük parkında yaptığı bu fayans döşeme işine neden itiraz ettiğinizi anlamıyorum…
Kendini Bilmez Vatandaş: Eski kesme taşların nesi vardı arkadaşım, aralarından çim çıkabiliyor, aynı yerden suyun yüzey akışı engellenip, su tabana yönlendiriliyor… Alın bu da resmi, bakın hırnap tanrısı aşkına, eski kesme taşların nesi kötü… Bir de şimdi döşenenlere bakın, dümdüz, soğuk bir görüntüsü var, araları boşluksuz, parka değil umumi tuvalet tabanına ait sanki…
Park ve Bahçeler Müdiresi: Arkadaşım sizin yüzünüzden bu memlekette iş yapılmıyor, bi yürüyün gidin yaa…
Not: O dönemde şehrin tek parkının olduğu tespit edildiğinden park ve bahçeler müdürü yerine Biriş Minçi Parkı Müdürü olsaymış daha iyi olurmuş.
Yalaka Vatandaş: Alkışlar, şak, şak, şak…
Park ve Bahçeler Müdiresi: Geçenlerde kendini bilmez bir kadın, çocuğuyla birlikte gelmiş oturmuş bizim parkın çimlerine, çocuğu bisiklet sürüyor, arada gelip çimlerde yuvarlanıyor, bir de simit almışlar ellerine, kardeşim orası piknik yeri mi? Bizim zabıta İrfan haber verdi, amirim emirlerinize muhalefet eden bir kadın var burada, baş edemedik, oturmakta direniyor, oturmak yassak dedik, bu defa veledi, anne oturmak yasakmış, hadi yatalım dedi, kadın Allahtan yatmadı çimlere, çok zor durumda kalırdık o zaman, bu kuralları yeniden düzenleyelim müdürüm sadece oturmak yasağı yetmez, oturmak, ossurmak, yatmak yassak olsun…
Zabıta İrfan kapıyı hızlıca çalarak içeri dalar: Başkanım özür dilerim ama parkta bir grup kendini bilmez kadın çoluğu çocuğu kapmış gelmiş çimlere oturmuşlar, simit yiyorlar. Marjinal başka bir grup da öpüşüyor çimlerde, keşke yasaklara öpüşmeyi de ekleseniz, oturan kadınlara yasak diyebiliyoruz ama öpüşen çiftlere ne diyeceğimizi bilemedik, keratalar pek de coşkulu…
Rahmetli Ulu Önder: Öpüşmeyi bilmeyen bir millet kaybolmaya mahkûmdur…
Dönemin Cumhurbaşkanı: Simitlerini de alıp gitsin bu bayanlar, bak cumhurbaşkanı söylüyor hala oturuyorlar, terbiyesizler, popçu kışlasına çevireyim parkı da görün oturmayı, öpüşmeyi…
Sıradan Vatandaş: Başkanım oraya aslına uygun stokçu kışlası yapılmayacak mıydı, kandırıldık…
Not: Toplantıya Cumhurbaşkanının nasıl müdahil olduğu çözülememiştir.
Feminist Üye: Cumhurbaşkanım kadın desek…
Dönemin Belediye Başkanı: Cennet anaların ayağı altındadır
Şuursuz feminist: Bu sözünüz de kadınlığımızı analığa endeksliyor başkanım, yani…
Büyük Kalabalık: Yuhhhhhh ….
Rahmetli Oğuz Atay: Muhafızlar, muhafızlar intihal var burada,
Kendini Okur Zanneden Rahmetli Olmayan Vatandaş: Rahmetli Oğuz Beyciğim, okumayan bir milletiz, okuduğunu zanneden birtakım zatlar da böyle sizi taklit etmenin ötesine geçemiyor işte, ruhunuz şad olsun…
Rahmetli Oğuz Atay: Her yerimi karıncalar yerken nasıl şad olurum, sen şad olursun belki ilerde, beni karıştırma…
Rahmetli Olmayan Murat Menteş: Son sözlerinize şerh düşüyorum, korkmayın ben varım… Ayrıca şerh düşmek diye bir şey olmasaydı, kesin ben icat ederdim…
Mukavemet Tanrısı: Parka döşenen fayansların eğilme ve mukavemet momentlerine dikkat edildiği sürece caizdir…
Dönemin Ana Muhalefet Partisi Meclis Üyesi: Parka oturanların laik miymiş….
Coşkulu Kalabalık: Sinnape laiktir, laik kalacak…
Toplantı Divan Başkanı: Arkadaşlar, arkadaşlar meseleyi dağıtmayalım lütfen, konumuz parka döşenen fayanslar, lütfen lütfeenn, akşam beş olmadan bitirelim toplantıyı, günler iyice kısaldı beşten sonra pazarda taze marul falan bulunmuyor…
Park ve Bahçeler Müdiresi: Şimdi ben bu parka döşenen fayanslara itiraz edilmesinin altında yatan zihniyetin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Kesme taş lobisi tabi ki, (bunun başka birinin repliği olması lazımdı, ağzıma pek yakışmadı galiba lobi kelimesi).Parklara Döşenen Kesme Taşları Üreten, Tedarik Eden, Pazarlayan Firmalar Konfederasyonu Başkanı’nın da dilekçesi elimde ve mesele gayet iyi anlaşılıyor…
Her Zaman İtiraz Eden Vatandaş: Başkanım amacınız ne, eski taşlar parka gayet uygunken hangi akılla bunları değiştirelim de fayans döşeyelim dediniz. Bence amacınız vatandaş hizmette görsün’den başka bir şey değil, hatta amacınızı siz bile bilmiyorsunuz…
Müdire Hanım: Küstahlaşmayın, haddinizi bilin, her zaman itiraz eden vatandaşlığınızı bilin…
Kendini Entelektüel Zanneden Vatandaş: Batı bunları çoktan aştı, biz hala nelerle uğraşıyoruz, önümüzü batıya, ..tümüzü doğuya, sırtımızı çalıya vermeliyiz. Bırakınız doğuyu, Samsane, Ordane, Trabzane, Artvane’yi geçin efendim, doğudan hayır yok bize. Yüzümüzü Zıngıldağa oradan hoop Kacaneli, Sıkaryasyan ve Konstanstinopolis…
Toplantı Divan Başkanı: Kendini Entelektüel Zanneden Vatandaşın sözünü keserek: Konu dışı konuşanları toplantıdan atmak zorunda kalacağım, saat dört oldu, köylü pazarı toplanmıştır bile, mancar tanrısı aşkına konu dışına çıkmayınız artık…
Kısıtlı sürede ancak bu kısmı deşifre edilebilen toplantı tutanaklarının geri kalan kısmı için, istenilen ödeneğin maliye bakanlığınca ihdas edilmesine müteakip, çalışmalara tekrar başlanacaktır. Zaten park ve bahçelere malum fayansın döşendiği, kesin olarak tespit edilebildiğinden, toplantının deşifresinin de bu aşamada pek bir fonksiyonu olmadığı kanaatindeyim.
Betonistik dönem ruhunu tam olarak yansıtan binaların balkonlarının çoğu yerde yola doğru uzanması, bitişik nizam olmayan binaların da bitişik nizam olmaya ramak kalacak şekilde yakın yapılmasının şehir insanının komşuluk ilişkilerine yansımaları antropolog arkadaşın raporunda ayrıntılarıyla yer almaktadır. Ortak rapor verme konusunda kendisi mırın kırın ettiğinden, herkesin raporu kendine dedim, zaten arkadaş, bakanlıkça torpilli olduğu ve yevmiyesi, en üst düzey antropolog katsayısıyla, üstelik uzay mekiği oluru alınarak yapılacağından, onun kısımlarına zerrece girmek niyetim yok. Bu devirde uçak mı kaldı arkadaş. Kazı Başkanlığının tarafıma verilmemiş olması da ayrı bir kırgınlık sebebi olduğu halde, iş bu rapor Medeniyetler Bakanlığı tarafından görevlendirilmem sebebiyle katılmış olduğum arkeolojik kazılara müteakip tarafımca dokuz nüsha olarak düzenlenmiş ve elektronik imzayla imzalanmıştır. Arzı endam ederim.09/07/2398.
Fıçılsu ÖZTÜRK KAYADİBİ YEMİŞGETİREN
Uzman Arkeolog