FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

“BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLERE”

“BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLERE”

 “Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar.             

Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm;

İçimde cesetler ve daha ölmemişler var…”

Metin Altıok

 

Fransız Edebiyatının ustalarından Emile Zola’nın (1840-1902) kitabı Germinal, 1860’larda bir kömür madeninde yaşanan grevi anlatır. Zola, natüralizm akımının öncülerindendir. Doğal ve gerçekçi bir tarzda hayatın içinden hikayeler anlatır ama eserleri realist değil natüralisttir. Kötülüğün insanların yaşadığı çevreden kaynaklandığını ya da doğasında olduğunu vurgular. 1877’de Meyhane’yi, 1885’te Germinal’i yazar. Germinal her zaman onun en iyi eseri olarak görülmüştür ve maden işçileri için günümüze dek önemini korumuştur. Hatta işçilerin cenazesine kalabalık bir şekilde katıldıkları ve “Germinal! Germinal!” diye bağırdıkları söylenir.  Germinal’in kelime anlamı ürün ya da berekettir. Eser bir grev ve direniş üzerine kurulmuştur ama aşk, yoksulluk ve ağır bir çaresizlik vardır. Ama romanın sonunda geleceğe dair inanç ve umut hissedilir.

Claude Berri’nin (1934-2009) 1993’te çektiği Germinal ise en iyi uyarlamadır. İzlediğimde Gerard Depardieu’nun baş rolünü üstlendiği, çok ağır dramların yaşandığı bu direniş öyküsü beni derinden etkilemişti. Bu yazıyı yazmaya karar verip filmi tekrar izlediğimde Soma trajedisi yaşanmamıştı. Soma’da yaşananlar, film kareleri ile zihnimde eşleştikçe acının, çaresizliğin ve öfkenin boyutlarını dile getiremeyeceğimi hissettim. Yakınlarda Bartın’daki facianın ardından da aynı duyguları yaşadım.

Filme dönersek, kalabalık işçi aileleri, kadınlar, çocuklar da dahil, sabah daha gün ışımadan madene giriyorlar, sağlıksız koşullarda, canları pahasına, emeklerinin karşılığını alamadan, neredeyse karın tokluğuna kömür çıkarıyorlar. Ölen arkadaşlarının arkasından üzülmeye ne hakları ne de zamanları vardır, yerine hemen birini bulmaları gerekir. Yönetim sudan nedenlerle zaten az olan ücretlerini kesmeye başlayınca, açlık ve umutsuzluk tüm işçileri isyana sürükler. İşçiler el ele verip büyük bir grev başlatırlar ama maden sahipleri orduyu arkasına alarak grevi acımasızca bastırmaya çalışır ve yurt dışından grevi kırmak üzere işçi getirtir. İşçiler örgütsüzdür, olaylar kontrolden çıkar ve kazanan vahşi kapitalizm olur. İşçiler çaresiz, hiçbir kazanımları olmadan madene dönerler. Germinal filmi romanının aksine umutsuz bir sonla biter. Üç çocuğunu ve kocasını madende ve olaylarda kaybeden kadının madene çalışmaya inmesi yaşanan trajedinin boyutlarını anlatmaya yeterlidir sanırım…

19. Yüzyıl Fransa’sı ile bugünün Türkiye’si, madenciler için değişen bir şey yok. Kömür karası ve çaresiz yaşamlar…Modern yaşamın getirdiği çözümler yüksek kâr amacıyla madende uygulanmıyor ve üst üste trajedilerin yaşanmasına neden oluyor. Acıyı anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor. Yaşananların asla unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için bir şeyler yapmalıyız ama nasıl ve ne?

Picture of Neşe Ürel

Neşe Ürel

Tüm Yazıları