Leonardo da Vinci Mona Lisa isimli eserini bitirdiğinde –ki bu çok uzun yıllarını aldı- fırçasını bıraktı… O saniyeden sonra ressamın ‘benim kadınım Lisa’ anlamına gelen Mona Lisa’sı, artık herkesin kadınıydı… Her rengin kendi yerini bulma hali, eserin boyu posu, kilosu nettir. Eser, eser olduğu için hem izafidir, hem de herkeste başka tamamlanır. Ebatları gibi genel geçer değildir.
Lisa Gherardini mutludur, bıkkın, korkmuş, sinirlidir… Herkese sana, bana, veya her şeye bakmaktadır. Mona Lisa 1 kişinin suretidir, 3 kişidir… Mona Lisa kadındır, Mona Lisa erkektir, hermafrodittir… Bir yandan da kendisi, ressam ve izleyicidir. Çirkindir, hayır güzeldir… Da Vinci İtalyan’dır, öyleyse Mona Lisa İtalyan’dır… Mona Lisa evrenseldir. Mona Lisa pahalıdır, paha biçilemezdir.
Fırça ölmüştür, resim doğmuştur. Bitiş gerçektir, Mona Lisa hayalettir, hayaldir… Sürekli tamamlanmayı bekler. O kanar, ağlar, terler… Ona her bakan gözde yeniden canlanır, yaşamaya devam eder.
En çok da Da Vinci’de… Çünkü ressam bile eserinde tamamlanmamıştır.