Üşengeç bacaklı gecenin yırtığı
Dokunur incecik yastığına
Çarpar adalarına uzun yollardan gelen koygun rüzgâr
Korkutucu sesleriyle iskambil döşeli yazı böler uçaklar
Üşütür dünden gelen gün
Anısıyla, acısıyla
Yuvarlanan heveslerle mavi bir bulutsun
Bodrum
Boğaz tokluğuna beklersin
Oyma kapı önünde
Kırık dallarına konabilir mi kuşlar
Yeşilden yağan yağmur
Yağmurdan düşen orman değmedikçe toprağına
Aşklarımızı telaşla kazıdığımız nar dibi
Böyledir işte yüreğimizin çarpıntısı
Uyurken yaslanırım karnının orta yerine
Doğururum kendimi inanamazsın
Denizinin sütü
Sularda görünen gözlerin
Senden başkasını sevemem
Anladım efendice