Önder Çolakoğlu
Yüz sürerim yanık bir ağaca
Senden önce sular basmış gölgesini
Genişleyen omuzlarında bir hayat sorguda
Köklerinde beklemenin koşulsuzluğu
Yüz sürerim boşluğuna
Kılcal damarların başkaldırısına kulak verdim
Gecenin buğusu içime doluyor, aynı masallara inanmam artık
Birlikte söz verirken çok kolaydı her şey
Kuşkularım yok değil, ayrımsamak belki bir geri dönüşü
Yine de içimi ısıtabiliyorum
Ruhumun izlerini arıyorum okuduğum kitaplarda
Damağımda tadı ya biterse
Ölmek korkmaktan keskin
Hazmedilmemiş bir iyiliğin kabusuyla uyanıyorum
Sana bana uzatmaları oynatıyor karanlığın saltanatı
Rahat ölemem şimdi
Böyle de bir mengenenin kollarındayım
Kavgasını veremediğim yıllara hesap sorduğum oluyor
Beyaz düşlerin ertelenir sanma
İçimde sayrılığın bana bulaşsın umudu
Dudak okuyarak gidemiyorum
Teğellenen yarım bir aşkı kim isterdi
Kuru otları yok sayma
Bir alev topuyla akar geceden kısraklar
Yollar, yörüngeler, kavisler, açılar… bileşkesi gönülde nihayet
Başka bir zamana ertelenir güzellik
Yavru kelebekler böyle de bilir meydan okumayı