Bunlar üzerine çok şey söylemek mümkün elbet
Ama ben bir sosyal psikolog değilim
Haliyle beyin yakan uzun uzun çözümlemeler yapamam
Fakat acaba ben ne düşünüp ne yazabilirim diye kendimi pekala yoklayabilirim
Bu iki sözcük o üç harfli tek heceli çok sözcüğünün koynundan çıkıp gelmiş gibi dursalar da aslında biri birine taban tabana zıttırlar
Ne politik ne felsefi ne de sosyal açıdan biri diğerinin yerine olmaz
Olursa acayip bir şey olur
Çoğunluk, güruhtur yığındır kütledir
Öyle çok güvenir ki cüssesine cüssesinin sayısal büyüklüğü onu hadsiz yapar
Bu azgın çoğunluğun yalnızca kendi hassasiyetleri kendi masalları kendi kutsalları vardır
Geri kalan hiçbir şeyin ya önemi yoktur ya da var olan her şey zaten onundur
Ayrıntıdan hoşlanmaz
İncelikler kaybolur orada
İnsan yitirir kendini
Esasen tek sesli kuru bir korodur işaret edildikçe tepki veren
Bırak dünyaya hayırlarını filan
Tek başına işleyebildikleri bir günahları bile yoktur bu dünyada
Çoğulculuksa, her şeyin ifadesini bulduğu bir senfonidir
Ölçü vardır, uyum vardır, denge vardır
Her şey bütünün hayrı içindir. Bütün her bir birey için vardır.
Her şey aynı derecede mühim ve her şeyin bir yeri vardır
Bir şey bir şeyden ne eksiktir ne fazla
Hiçbir renk solmaz, hiçbir ses susmaz, hiçbir tat saklanmaz, hiçbir koku boşa kokmaz her şeyin bir yeri bir zamanı bir sırası vardır.
Korkmadan, kaygılanmadan gönlünce sürer gider senfoni
Çoğulculuk nasıl senfoniyse çoğunluk da bir o kadar kakofonidir
Bu iki sözcük bana aynı gibi görünüp de asla aynı olmayan birlik ve teklik sözcüklerini çağrıştırır.
