FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Durma, Dans Et!

Durma, Dans Et!

Rüzgara şiirler yazmak isterim bazen, adına şarkılar bestelemek, kutsamak isterim onu; beni sevmeye, bana selam vermeye geldiği anlar için. Gözlerimi kapatır, daha fazla hissetmeye çalışırım onu saçlarımda, yüzümde ve bedenimde. Tüm kötülükler, tüm kötüler, dertler, gündem, gelecek kaygısı, ekonomik sıkıntılar, var olma çabamız, anlamlandırma telaşlarımız; her şey ama her şey geride kalır, sahnenin gerisinde. Sadece benimle dans etmek isteyen rüzgar ve gözlerini kapatmış onunla dans eden ben oluruz yeryüzünde. Andır rüzgar, usulca sana anı hatırlatır, nereden geldiğini bilmediğin bir yabancının sana sarılmasıdır, başını okşamasıdır. Bir aşk ne kadar koşulsuz ve hesapsız olmalıysa onunki de öyledir, soru sormaz, konuşmaz, talep etmez, sen de sormazsın, andasındır… 

Rüzgarla aldattığım bir sevgilim daha var, müzik… Dans etmek benim ibadetimdir, kendime, içimdeki tanrıya öyle ulaşırım. Gözlerimi kapatırım, bedenimi ve zihnimi özgür bırakır kendimle dans ederim. Dans ederim hayatta her şey yolundaymış gibi, dans ederim gelecek kaygılarım yokmuş gibi, dans ederim dünyada hiç acı yokmuş gibi, dans ederim bir yerlere bombalar düşmüyormuş, bir yerlerde birileri açlıktan ölmüyormuş gibi, kredi kartı borçlarım yokmuş, ev sahibi bizi evden çıkarırsa gidecek daha iyi yerlerimiz varmış, herkes özgürmüş,  kadınlar öldürülmüyormuş, onur yürüyüşü bile çok görülmüyormuş, hala eşit haklar istiyor oluşumuz komik ve trajik değilmiş, alım gücümüz yerle bir olmamış, emek sömürüsü yokmuş ve kimse delirmemiş gibi… 

Hiçbirini görmezden gelmiyorum ve hatta öyle gelemiyorum ki her gün bedenimi sıkarak, dişlerimi sıkarak, ardı ardına sigara yakarak uyanıyorum güne. Anda kalamadığım ayın 25 günü, her gün mide kramplarıyla, kaygıyla, stresle uyanıyorum, bu kokuşmuş politik düzenin ne iktidarına ne de muhalefetine güveniyorum üstelik. Şikayet etmeyi sevmiyorum, çözüm üretemediğim sorunlar üzerine konuşmayı da sevmiyorum ama bireysel olarak ürettiğim çözümlerin kolektif bir etki yaratamayacağı gerçeği çok canımı acıtıyor. Beyin göçü mü? Tamam gidelim, hadi seçelim çok medeni bir Avrupa ülkesi, tamamdır oldu kafamız rahat mı artık? Nereye kaçabileceğim? Geride bıraktığım şey benim yuvam değil mi? Burada bıraktığım sevdiğim ya da gelecekte seveceğim tüm o insanlar, hayvanlar ve ağaçlar ne olacak?  Yok, yapamıyorum…. Dans edeyim en iyisi!

“Hop” diyor birileri, “Ne dansı, ne müziği? Yasak arkadaşım, yasak. Gece 1’den sonra yasak, festivaller, konserler yasak, Gülşen yasak, kızlı erkekli bir de, üff tamamen yasak!” 

Otorite bey amca, nefes almayı takriben ne zaman yasaklarsınız acaba? Peki ya rüzgarı? Ona göre keyfini çıkaracağım da, doya doya, yarınlar hiç olmayacakmışçasına…

İnci Öztürk

İnci Öztürk

Tüm Yazıları