FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Editörden

Editörden

Uzunca bir aradan sonra nihayet karşınızdayız. Evet yaz tatilimiz düşündüğümüzden uzun sürdü ne yazık ki, ama inanın, dergiyi okuyunca göreceksiniz ki içeriğimiz çok zengin, yazarlarımız çok yaratıcı.

Eylül sayısını, Femtrak web sayfası ile yaşadığımız teknik bir sorun nedeniyle çıkaramadık. Oldukça yüksek bir ceza ödedikten sonra dergimize kavuştuk yeniden.

Bu yaz güzel ve neşeli tatiller yapacağımızı, dinleneceğimizi düşünmüştük ama yazarlarımız sırasıyla sağlık sorunları yaşadılar. Ölümden dönen, haftalarca hastanede kalan Zehra İpşiroğlu’na ve geçirdiği ameliyat nedeniyle sorun yaşayan Ayşe Bayvas’a ve farklı sağlık sorunları yaşayan diğer yazarlarımıza topluca geçmiş olsun demek isterim bu yazıda. Lütfen kendinize mukayyet olun, artık sağlık sorunlarıyla üzülmeyelim.

Bu sayıda aramıza iki yeni konuk yazar katıldı. Çoğumuzun kendisini Youtube’deki Katarsis programından tanıdığı, yürekli insan Meliha Yıldız, bu sayıda, çocuğu babası tarafından cinsel istismara uğrayan bir anne ile yaptığı söyleşisini yolladı bize. 

Yazar Aynullah Akça ise, yazarımız Hülya Duman’ın “Babamın Güzel Kitapları Vardı” isimli kitabını tanıtıyor. Kitabı henüz okuyamadım ama en kısa zamanda edinip okuyacak ve ben de hakkında yazacağım.  Her iki konuk yazarımızın da ileride sürekli yazanlarımız arasında yer alması dileğimi de buraya ekliyorum.

Yaz ayları ne yazık ki yakın coğrafyamızda, insanların korkulu çığlıklarıyla uykumuza girdiği, savaşların açtığı acılarla dolu geçti. Netanyahu savaş çığlıkları atmaya ve üstelik de bunu, “barışı sağlayacağım” diyerek süürdürmeye kararlı görünüyor. Filistin şimdi Lübnan. Tam kış öncesinde yine önlenemez kaçış başladı. Evini barkını, tüm geçmişini terketmek zorunda kalan insanlar, çoluk çocuk yığınlar halinde kaçıyor, göç ediyorlar. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş da hızını kesmedi. Savaşlar taş taş üstünde kalmayıncaya, insanlar sinekler gibi kırılıncaya kadar devam edecek gibi görünüyor ve bunlara karşı ciddi bir karşı koyuş da yok gibi görünüyor. Ülkemizi ise konuşmak bile istemiyorum. 

Ama yine de umudu kaybetmeden yol almaya devam edeceğiz. Pandora’nın kutusunda kalan tek şey umut. Ona sarılarak devam diyorum…