
Editörden
Haziran’a merhaba ve Eylül’e kadar hoşçakalın. Temmuz ve Ağustos aylarında Femtrak çıkmayacak. Femtrak yok ama yapacağı iş çok.
Biliyorsunuz, bu yıl Turgut Uyar Şiir Yarışması’nın ikincisini düzenliyoruz. Yarışmaya katılacak kitaplar gelmeye başladı. Titizlikle yapılacak bir seçim ve okuma dönemi başlıyor jürimiz için.
Haziran ayı dopdolu. Ölümler, doğumlar… Ülkemiz tarihi için birer dönüm noktası olan olaylar…
İnternette şöyle bir dolaştım. Sevdiğim ne çok insanı kaybetmişiz Haziran’da. Hasan Hüseyin Korkmazgil, “Haziranda Ölmek Zor” şiirini boşuna yazmamış. Gerçi bu şiiri, Nazım’ın 3 Haziran’daki ölümünden sonra ama bu ay içinde kaybettiğimiz edebiyatçılar için yazmış ama ben bu listenin sonuna çok sevdiğim iki yabancı yazarı da eklemek istedim: Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif, Ahmet Haşim, Cahit Irgat, Peyami Sefa, Hasan İzzettin Dinamo, Cahit Külebi, Ahmet Muhip Dıranas, Kafka ve Charles Dickens.
Türkiye’nin yakın tarihinde büyük iz bırakan büyük işçi direnişi 15-16 Haziran1970 de ne yazık ki unutulmuş olmasına karşın unutulmazlar arasında yerini alıyor. DİSK’in, sendikal hakların gaspedilmesine karşı olarak başlattığı bu büyük direniş dört işçinin hayatını kaybetmesi, binlerce işçinin işten atılması, çok sayıda sendikacının yargılanmasına neden oldu. Ancak direniş bu kayıplara karşın sendikal hakları oradan kaldıran yasanın yürürlükten kaldırılmasıyla sonuçlandı. Unutulmaması ve ders çıkarılması gereken bir direnişti. Emekçilerin birlikte hareket ettikleri zaman ne kadar yenilmez bir güç oluşturduğunu göstermesi açısından çok önemli bir hareketti.
Bu arada yazarlarımızdan birisi (ne yazık ki bu sayıda yok) 5 Haziran’ın Çevre Günü olduğunu yazmış. Düşündüm, çevre ile ilgili ne yazabiliriz diye, öyle talan edildi ki her taraf inanın kimsede yazma isteği de kalmamış. Ormanlar elden gidiyor, suyumuz, tarlamız, dağlarımız… 3 Haziran da Dünya Çocuk Hakları Günüydü. Çocuklarımıza bir çöl bırakacağız anlaşılan. Ya da acaip bir dünya. Ben Almanya’da yaşıyorum. Bugün ayın 7’si. 7 Haziran. Kaloriferleri yaktık. Yağmurdan burnumuzu çıkaramıyoruz dışarıya. Ama yağmur mevsimsiz ve deli gibi yağıyor ve toprağın verimli yüzeyini de sürükleyip götürüyor. Memleket ise 30-35 derece. Susuzluktan kırılacağız bu yaz anlaşılan. Toprak şarham şarham yarılmış. Zaten tarım ve hayvancılık da bitti. Yeşile ihtiyaç var mı ki…
Biraz karamsar oldu bağışlayın. Bu acımasız haramilere dur diyebildiğimiz gün, biz de aydınlığı göreceğiz hep beraber.
Bu sayıda yine önemli yazılar var. Özellikle Meliha Yıldız’ın cinsel istismarla ilgili yazısını okumanızı öneririm. Hem çok şey öğrendim hem de yüreğim ezildi kaldı.
Eylül’de buluşmak umuduyla, sağlıkla kalın…
Berin Uyar