Merhaba,
Bu köşeye Berin Uyar adına yazarken kendimi 23 Nisan’da makam koltuğuna oturtulmuş çocuk gibi hissediyorum. Tabi ki Femtrak’ta böyle hiyerarşik düzenler yok ama beni anladığınızı düşünüyorum:)
Biz bu ayın temasını “Aşk ve Şiddet” olarak belirlemiştik. Aşkın yanlış anlaşıldığı ya da belki aslında hiç olmadığı bir coğrafyada ve şiddetin günlük pratiğimizde bile normalleştirildiği bir düzende yaşıyoruz. Artık hepimiz, bu topraklarda fotosentezle bile nefes alan tüm canlılar şiddetin hedefi. Biz bu temayı belirlerken yılı bitiriyor ve yeni yıla giriyor oluşumuzun farkına bile varmamışız. Umuda dair her şey tükeniyor belki de bilmiyorum. Bu yılın tek umudu İran oldu belli ki, o da çok kan ve bol gözyaşıyla, bizim umut tanımımız da bu olmamalı; hak ve özgürlükler için direnmek çok güzel ama buna feda edilmiş canların olduğunu bilmek çok hem de çok acı.
Hayattan çok basit şeyler bekliyoruz, hadi madem yeni yıldan diyelim, sonraki yılları düşünürüz; aşık olduğumuz ya da tam aksine olmayı reddettiğimiz adamlar tarafından öldürülmemek, küçük bir çocuğun rızası diye bir şeyin mümkün olmaması, küçük bir çocuğun yaşamında yalnızca güzelliklerin, sevginin ve eşit eğitimin söz konusu olması, hayvanların artık bir yaşam hakkının olması – bakın sadece yaşam -, LGBTİ+ bireylerin var olma hakkının olması – bakın sadece var olma -, yavaş yavaş elimizden alınan barınma hakkımızın insani koşullarda yeniden sağlanması, bu ülkede yaşayan tüm güzel insanların tek hedeflerinin bu ülkeyi terk etmek olmaması, birlikte ve özgür üretim, daha çok sanat, daha çok bilim ve daha az siyasetle geçen günler. Bu liste çok uzar ama son olarak birimizin canı yandığında hırsını canını yakanlardan değil de canı yanmayanlardan çıkarmasın artık. Ölümler, acılar karşılaştırılmasın, yarıştırılmasın. Hepimiz bir yerlerimizden bu düzenin ve çarkın kurbanlarıyız. Madem öyle bir olalım artık.
Yelda Karataş şu mesajı iletmek istedi bu sayı için: “Aşkın şiddete dönüşmediği bir yıl dileriz.”