Gençlik yıllarımın bir idolü vardı. Sabit Torun… Kimin ne sıkıntısı vardıysa pratik bir şekilde anında çözüm üreten, insana yakın insancıl, gülünce gözlerinin için gülen, insana güven veren cesur biriydi.
Aynı mahallede oturmuyorduk ancak komşu mahallerle iletişimi son derece sağlamdı. Başımıza bir iş geldiğinde ne denli uzakta olursak olalım bir şekilde yanımıza ulaşırdı.
Elif Torun Öneren’in kavgasına kavgam, yoluna yolum dediği kardeşi, yoldaşı Sabit Torun 18 Ocak 1980 tarihinde Gülveren Mahallesinde pusuya düşürülerek çapraz ateşte ölümsüzleşmişti.
Ve bir 12 Eylül sabahı uyandığımızda artık her birimiz bir yerlere savrulmuştuk. Kim neredeydi, ne yapmaktaydı bilinmiyordu.
Üzerinden 35 yıl geçti. 12 Eylül 2015 tarihinde Ankara Ulus’tan Sıhhiye yönüne yürüyüşe başlayan demokratik kitle örgütleri Radyoevi’nin önünde durarak basın açıklaması okuduktan sonra yürüyüşe geçti.
Ben o gün orada fotoğraf çekiyordum. Ekranıma genç bir kadının fotoğrafı düştü. Elinde, göğüs hizasında tuttuğu çerçeveli kocaman bir fotoğraf taşıyordu. Üstünde büyük harflerle şöyle bir yazı vardı. “KARDEŞİMİ İSTİYORUM!”
Tam 35 yıl önce yok katledilen kardeşini istiyordu.
Sonraki yıllarda onu hemen hemen her eylemde gördüm.
Pandemi döneminde Bahar Cafe’de tesadüfen karşılaştık. Yanında dünyalar güzeli bir genç vardı. Kızı Eylem’le o gün tanıştım. Ana-kız çok kısa süre masama oturdular ama sonra başbaşa görüşmek istedikleri için başka bir masaya geçtiler. Bunu, tadı damağımda kalan bir söyleşi olarak kafama kazımışım.
6 Şubat 2023 günü korkunç bir deprem haberiyle uyandık. Bir süre sonra Elif’le kızının Antakya’da bir binanın göçük altında kaldıkları haberi geldi. Arama kurtarma çalışmaları sırasında Elif yaralı olarak çıkarıldı ama Eylem, o kocaman beton parçasının altında kaldı.
Anne şu anda hastanede tutuluyor.
Hepimizin yüreği Eylem’in sağlıklı bir şekilde kurtarılması için atıyor. Birbirimizi arıyor “yeni bir bilgi var mı?” diye soruyoruz.
Babası Orhan Aydın şöyle sesleniyor. “Kızım halen enkaz altında. Ses veriyor… Çıkarmaya çalışan canlar var… İnsanlar çaresiz… Acım tarifsiz… Ülkem için kahroluyorum. Bu betona tapınan bilim ve hayat düşmanlığını hak etmiyoruz… Asla!”
Canım yeğenim çık gel aramıza. Sensiz olmaz. Bu haramilerden birlikte hesap soracağız.
