FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

HER KADIN BİR DÜNYADIR

HER KADIN BİR DÜNYADIR

Dünya, canlıları, cansızları ile kocaman bir evren. Ve bu evrende, her kadın başlı başına ayrı bir dünya.

Hayatı kadınlar şekillendiriyor, yaşamı döndürüyor, dünyanın sürdürebilirliğine katkı sunuyor.

Her kadının hayata, çevreye etkisi var; duyarlılıklarımız ile sonsuz sevgimiz ile, bu küçük dünyalarımız da kocaman bir   evren oluşturuyor. 

Bu berbat erkek egemen dünyada kadın olmak zor, ülkemde de kadın olmak zor, hele çalışan kadın olmak daha da zor. Özellikle bir de ekonomi ile ilgileniyor, o alanda çalışıyorsanız!… Çalıştığınız işyerlerini doğru bilgi ile aydınlatmaya çalışıyor, yön veriyor, işyeri yönetimlerine katkı sunacak bilgileri veriyorsanız belki de burada kadın olmak, bir uzman olarak kendinizi kabul ettirmeniz çok daha zor.

Her kadın zorluklarla mücadelede kendime göre yöntemler geliştirir.

Ben de bunu yaptım. Hayata karşı hep öğrenciyim. Öğrenci olmaya da devam edeceğim.

Karşıma çıkan bir zorluğu veya herhangi bir olayı çözmek için yapılması gereken ilk adım sorunu ve tarafları anlamaya çalışmak.

Ben de bir yönetici olarak farklı fikirleri tartışıp onların sentezini yapmaya, sorunları çözmeye çalışıyorum. Tıpkı, değişik bitkilerden merhem yapıp yaralarıma sürmek gibi.

Hayata karşı, sorun yaratan değil sorun çözen kişi olmaya çalışıyorum.

Mesleği yaparken dürüst, paylaşımcı olmanın, iyiliklerin paylaştıkça çoğalacağına inanmanın ve her işte olduğu gibi bu işte de sevginin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İşini severek yapmak, fayda ve değer yaratmaktan mutlu olmak… Bu harika bir duygu. Zaten kadın da sevginin simgesi değil mi?

Akademik bir mesleği yapıyoruz. Bilgi ile kendini yenilemek, çağa ayak uydurmak, dijital dünyada, ayrıntıları kaçırmamak ama bütünü görebilmek; geleceği ve gelişmeleri görmek dünyaya açık ve duyarlı olmak; yaşantını iyi organize etmek; mesleğin değerlerini taşımak; iş ahlakı ve  etik değerler çok kıymetli.

Belki de en önemlisi örgütlü olmak, yaptığımız işte yalnız olmadığımızı, kocaman bir ailemizin olduğunu hissetmek; dayanışma içinde olmak… Burada sadece kendimize fayda sağlamak değil,  meslek örgütümüze, mesleğimize de katkı sunmak, katkıda bulunmak…

SMMM ( Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) ruhsatımı aldığım gün meslek örgütümle tanıştım, ben ne yapabilirim, nasıl katkı sağlarım diye sorgulamaya başladım. Meslek Odamın bütün kademelerinde çalıştım. İlçemde, bağlı bulunduğum İstanbul SMMM Odasında ( Eğitmen, Yönetim Kurulu Üyesi, Başkan Yardımcısı ve Oda Saymanı olarak) , şu an TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nde Etik Kurul Başkanı olarak çalışmalarıma devam ediyorum.

Mesleğe girdiğim ilk yıllarda kadın meslektaş sayısı azdı. Sevindirici bir gelişme var şimdi Odamızda: Mesleğe yeni girenlerin yarısı ve meslek mensuplarının yüzde kırkı kadın İstanbul’da. Daha fazla kadının yönetimlerde söz sahibi olması da yakın zamanda mutlaka gerçekleşecektir.

Bir çiçeği nasıl tadını çıkararak kokluyorsam: bir çocuğu nasıl şefkatle kucaklıyorsam yaptığım işi, mesleğimi de öyle seviyorum. O yüzden insanın mesleğini sevmesini çok önemsiyorum.  Yaratıcılık biz kadınların ruhunda var, mesleğimde yaratıcı olup yeni şeyler ürettikçe mutlu oluyorum. Mutlu oldukça daha yaratıcı şeyler yapmak istiyorum.

Küçük bir kartopu gibiyim.  Aşağıya doğru yaklaştıkça büyüyen bir çığ gibi, büyüdükçe daha da yaratıcı olan mutlu bir kartopu gibi.

Kadınların dünyası anlaşılabilir bir dünya değil dedi bir arkadaşım. Bu doğru, aynı anda birkaç şeyi düşünebilir, birkaç işi organize edip programlayabiliriz biz kadınlar. Bu nedenle de çoğu zaman anlaşılmamız ve bu gücü nereden bulduğumuz anlaşılmayabilir.

Her insan gibi benim de hassasiyetlerim var, samimiyet, empati  sevgi ve saygı… Kendimi dünyanın merkezine koymuyorum, insanlara eşit uzaklıktayım; insanları renklerine, ırklarına, düşüncelerine ve dillerine göre ayırmayıp anlamaya çalışıyorum.

Hayvana, bitkiye, doğaya, değişik düşüncelere saygılıyım. İnsanların doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalması, çocukların yatağa aç girmesi, rengi ve dili yüzünden aşağılanması hassas olduğum ve mücadele ettiğim konularım. 

Kırmızı çizgilerim de var;  bir canlının yaşam hakkının elinden alınmasına karşıyım. Şiddet, savaşlar… Savaşın en büyük acısını kadınlar çekiyor, kadınların hayat verdiği masum çocuklar çekiyor.

8 Mart, 100 yılı aşkın bir süredir Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılıyor, kutlanıyor. O yıllarda mücadeleyi başlatan kadınların başta gelen talepleri arasında savaşların son bulması vardı, bu gün de aynı talep “savaşların son bulması” en başta duruyor.

Dünyayı iyiliğin güzelliğin kurtaracağına inanıyorum. İyiliğin ve güzelliğin  de kadının doğasında olduğunu düşünüyorum. Her kadın bir dünya ise bu çirkin dünyayı güzelleştirecek olan da yine kadınlar.

Bütün bu gözlemlerim, birikimlerim ve enerjim küçük kadın dünyalarında birleşiyor ve o, küçük kadın dünyaları kocaman bir evreni oluşturuyor.

Madem kadın bir dünyadır, ki bana göre kadın koca bir evrendir, kadını yok etmek, aşağılamak, hiç saymak bir dünyayı bir evreni yok etmek, yok saymaktır.

Picture of Cemile Kuzu

Cemile Kuzu

Tüm Yazıları