27 Ocak 1945, Nazilerin korkunç katliamlarına sahne olan toplama kampı Auschwitz’in kurtuluş yıldönümü. Bu gün, Uluslararası Yahudi Soykırımı’nı Anma Günü olarak kabul edilmiş. Şimdi yazarken düşünüyorum da, korkunç soykırıma uğrayan Yahudilerin ülkesi İsrail, Gazze’de uyguladığı katliam ve yoketme programı nedeniyle tarih tarafından mahkum edilip bir anma günü düzenlenecek mi? Almanlar, özellikle de televizyonlar toplumsal hafızayı diri tutmaya özen gösteriyorlar. Evet de bu katliam karşısında neden bu kadar duyarsızlar?
ARTE televizyonunda bir röportaj izledim. Düsseldorf’tan bir grup lise öğrencisi toplama kamplarını tanımak üzere hocalarıyla birlikte bir geziye çıkıyor. Verilen bilgi beni şaşırttı. Ülkenin değişik yerlerinden bu kamplara yapılan gezi masrafının büyük bir bölümü devlet tarafından ödeniyor. Program yapımcısı, bu desteğe rağmen yakın tarihe ilginin hergün azaldığını, yeni kuşakların savaş görmediği için bilgilerinin ve ilgilerinin olmadığını, o günleri yaşamış yetişkinlerin ise ya öldüklerini ya da anlatma isteklerinin kalmadığının altını çizdi..
Kamplara girmeden önce cıvıl cıvıl olan öğrenciler gezilerinin son gününde daha bir büyümüş, olgunlaşmış gibiydiler.
“KORKU DOLU GEÇMİŞİMİZ SİZİN GELECEĞİNİZ OLMASIN!”
Çocuklar Auschwitz’den kurtulmuş ihtiyar bir Polonyalı ile konuşarak ona, akıllarına takılan soruları sordular. O da boğuk bir sesle, elleri titreyerek yanıtladı soruları. Kampta neler yaşadıklarını anlatan artık iyice yaşlanmış insanların gözleri, gösterilen fotoğraflar, filmler, kamyon dolusu çocuk ayakkabısı, sayısız gözlük, bavullar, derisi kalmış insan bedenleri, milyonlarca insanın korkusunun sindiği kirli duvarlar, bacasından yıllarca insan külü kusan krematoryum… Bunu izledikten sonra uyumak mümkün olur mu bilemem. Göreceğiz.
Gazocaklarında yakılan ya da işkencelerde öldürülen insanların gözlükleri
Bir internet sayfasında Almanlar tarafından yayınlanan bir liste buldum. 1933 ile 1945 yılları arasında Avrupa’daki toplama kampları, sevk noktaları, esir ve mahkumların tutuldukları yerlerin listesi… Bilinenler, insanların kitle halinde katledildikleri ölüm kampları. Bunların en korkuncu 1 milyon 200 bin insanın yokedildiği bilinen, Polonya’daki Auschwitz.
Diğerlerinde yokedilenler on binlerle, 200, 300 binlerle ifade ediliyor. Bu listede dikkatimi çeken, yeni bir bilgiyle de karşılaştım. Almanya’da, on binlerce insanın katledildiği şatolar varmış. Mesela bunlardan biri olan Grafeneck Şatosunda yaklaşık 11 bin engelli insan yokedilmiş. Şato bugün, Nazi döneminin belgelendiği bir merkez ve müze olarak kullanılıyormuş. Şatoda bir gaz odası da bulunuyormuş. Eğer yanılmıyorsam Baden Wüttenberg, Gomadingen’de.
“T4 operasyonu” projesi; zihinsel engelli, doğum kusurlu ve özel ihtiyaç sahibi kişileri hedefliyordu.1939-1945 yılları arasında, T4 operasyonunda, ölüm kamplarında ateşe verilme ve ilaç vererek ötenazi yoluyla en az 300 bin masum hayatını kaybetti. Bu fotoğraftaki ailenin normal boylu olan tüm üyeleri öldürüldü. Cüce olanlar korkunç deneylere tabi tutuldu.
Nazi kamplarının listesini incelerken bunların çok sistematik bir biçimde kategorize edilerek sıralanmış olduklarını gördüm. Bir insan yoketme mekanizması kurulmuş ve şeytanca bir zekayla yönetilmiş.
Toplama kampları (Konzetrationslager / KZ) ve ölüm kampları (Vernichtungslager)
KZ’ler 1932 yılında Nazi Partisi muhaliflerini toplamak amacıyla kurulmuş bir nevi hapishane ve tutukevi olarak düşünülmüş.
Nazilerin işkenceci kadınları da savaş sonunda yargılandı. Ama kimbilir kaçı sorgudan kurtuldu.
İlk KZ Münih’teki Dachau. Daha sonra, özellikle de 1939 yılından sonra bu kampların nitelikleri değiştirilmiş hem hapishane hem de çalışma kampı olarak kullanılmış. Ancak bu kampların hepsinde gazodaları ve fırınlar bulunmakta.
İncelediğim bu listede sayıları yüzlerle ifade edilecek daha küçük çaplı KZ’ler ve ayrıca binlerle ifade edilen ara kamplar var. Yani büyük kamplara götürülecek kurbanların toplanarak bekletildiği transit kampları (Gettolar). Bu kampların çoğu kentlerin banliyölerinde, tren istasyonlarının kenarında kurulmuş.
Toplama kamplarının bilinmeyen yanlarından biri de “kadın köleliği”. Seks işçisi olarak çalıştırılan bu kadınlar, hamile kaldıklarında çocuklarına ne yapılıyordu acaba? Zengin ailelere mi satıldı ya da kobay olarak mı kullanıldı?
Ravensburg’daki kamp kadınlar için özel olarak hazırlanmış. Avusturyalı Nazi doktorları orada kadınlar ve çocuklar üzerinde akıl almaz deneyler yapmışlar. Nazilerin kesin temizlik kuralları var kamp için. Ama ne su ne de banyo şansı var kadınlar için. Aylık kanamaları için kendilerine hiçbir malzeme verilmiyor. Üzerlerinde bit bulunması ise doğrudan ölüm fermanı. Bit, tifus hastalığının yayılmasına neden olduğu için istenmeyen bir parazit. Bitlenmemek ise mümkün değil. Kampların kimisi SA, kimisi SS, kimisi ise yerel belediyelerin kontrolü altında. En büyük KZ’ler, bugün anılmakta olan Auschwitz, Dachau, Buchenwald, Sachsenhausen, Ravensburg…
…………..
Bir ek bilgi olarak, bugün çalışmakta olduğum Essen Üniversitesi Kampüsün de o yıllarda bölgedeki Çingene ve Yahudilerin toplandığı bir getto olduğunu eklemek istiyorum. Kısa bir süre öncesine kadar, üniversitenin hemen önünden geçen ve sadece yük taşımak için kullanılan demiryolunun, 70 yıl önce ölüm kamplarına kurban taşıdığını düşünmek beni çok rahatsız ediyordu. Bu raylar bir kaç yıl önce, köprülerle birlikte söküldü. Ayrıca o yıllarda gaz odaları için üretilen zehirin de (Siklon gazı) hemen şehir merkezinde faaliyet göstermekte olan ve senenin belli günlerinde bacasından yayılan pis kükürt kokusunun dersliklerimize kadar girmesiyle hiç kendini unutturmayan bir kimya fabrikasında (bir çok üretim merkezinden biri tabii ki) üretildiğini de eklemeliyim.
Ölüm Kampları ise daha da korkunç bir planın parçası olarak geliştirilmiş. Çoğu Almanya’nın dışında yapılmış olan ölüm kamplarına giden insanların ya kampa girer girmez öldürüldüklerini, üzerlerinde tıbbi deneyler yapıldıktan ya da güçleri tükeninceye kadar çalıştırıldıktan sonra gazodalarında öldürüldüklerini ve cesetlerinin fırınlarda yakıldığını biliyoruz.. Auschwitz Birkenau da bunlardan biri.
Bir çocuğun gözünden Auschwitz toplama kampı.
İnsanlık Nazi döneminden ders almamışa benziyor.
Dileğim çocuklarımızın geçmişte yaşananları yaşamayacakları, insanın insanı yoketmediği, barış içinde bir dünyada yaşabilmeleri. Bu dileğim gerçekleşir mi, ben görür müyüm bilmem ama, biliyorsunuz Pandora’nın kutusunda kalan tek şey umut. Onu da kaçırmayalım elimizden.
Not: Bu kamplardan fotoğrafların, sayıların ve açıklamaların yer aldığı bir pdf dosyası da gördüm. Onu da veriyorum burada. Yüreğiniz dayanabilirse incelersiniz.
Dün ve bugün de katledilen milyonlarca insanı saygı ile anıyorum.