tabi ki kan önce ellerime bulaşan
nehirlerin denize aktığını görüyorum
içim eziliyor
bir kütüğün üzerinde küçük bir çocuğun patisi
bir karınca zor yürüyor
ayağı suya değen insanlar arasında
annemin ut sesi radyodaki kemana karışıyor
kirpikleri hiç unutmadı aldatıldığı geceyi.
bir çocuğuz daha
bir şapkanın yana eğilmiş üzgün halini anlamıyoruz
her dil sevgi gökyüzüyle masa arasında
insan var ya insan sevgi
sevgi teslim olmak, bakarken de yatarken de
kanı göremiyoruz
artık kimse mektup yazmıyorsa hiç kimseye
yaşayan hiçbir şeye dokunmuyorsa yüreği bu çağın
yangın değil biliyorum keşke yansa
bu kan
kan hiç kuşkusuz entarime bulaşan
Yelda Karataş,1998
Alacaydınlık