FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Käthe Kollwitz ve Ben

Käthe Kollwitz ve Ben

2019 yılının başlarında Toronto’dayım. Toronto’nun müzelerini, galerilerini keşfediyorum. Önce MOCCA (Museum of Contemporary Art Toronto Canada) sonra AGO (Art Gallery of Ontario). 

Böyle kapsamlı mekanları her esere hakkını vererek gezmek mümkün değildir. Kalıcı sergileri sona bırakırım, bitmek üzere olan geçici sergileri öne alırım. Böyle kendimce algıda seçicilik yaparken çoğu eser ve sanatçıların önünden hızlı hızlı geçiyordum ki…

…dünyanın bir ucunda, neredeyse yüzyıl önce yaşamış ve üretmiş bir sanatçının eserleri karşısında öylece kala kaldım. Önceden tanımadığım bir sanatçıydı, bir kaç deseni tanıdık geldi ancak adını bilmiyordum, cinsiyetini de, ülkesini de. Galiba bu koleksiyona sondan başlamıştım, diğer yöne doğru yol aldım. Neyse ki, sanatçıyı tanıtan iki yazı vardı ve fotoğrafı da. Bu koleksiyonu bitirdiğimde, bana Behice Boran’ı anımsatan fotoğrafıyla kendimi fotoğrafladım. 

Hissettiğim olduğu gibi yüzüme yansımış: Büyük bir hüzün!

 

Bu hüznün iki nedeni var: Käthe Kollwitz’in güçlü desenleri ile çağının tüm sorunlarına bütün gerçekliğiyle tanıklık ediyor. Emeğin sömürülmesi, savaş ve barış döneminde yoksul bırakılmış insanların çaresizliği… bunun getirdiği sağlıksız koşullar, açlık, hastalık, göçebelik, mülteci sorunları. Eserlerinin çoğunda ana özne kadınlar. Çocuklarını çaresizce kollamaya çalışan kadınlar, çocuklarını kaybeden, çocuklarının yasını tutan kadınlar. Yersiz yurtsuz, evsiz barksız oradan oraya savrulan çoğu erkeksiz aileler. I.ve II. dünya savaşı yılları…

 

Müthiş bir hüzün hissettim bu güçlü eserler karşısında ve bugün de bu sorunların artarak çoğalmış olması sarsıcıydı, hüznümü ikiye katladı.

Görünümü oldukça değişen dünyamızda, sınıfsal ayrılıkların daha da derinleşmiş olması… artık doğaya ve dünyaya da zarar vermenin önü alınamayan daha vahşi sömürü düzeni… savaşlar ve onun getirdiği yoğun mülteci dramı… dünyanın en gelişmiş şehirlerinde bile göze çarpan evsizler, hiç bir sosyal hakkı olmayan milyonlar…açlık, susuzluk, büyük iklim krizi… (O gün bunları hissetmiştim. Bugün buna iki küsür yıldır yaşadığımız salgın ve son günlerde tanık olduğumuz gerginliği tırmandırılan, büyük savaş tehlikesi eklendi. Of ki ne of!)

Käthe Kollwitz. 1867-1945 yılları arasında yaşamış Alman sanatçısıydı. Sanatına çizimle, tarih anlatıcılığıyla başlamıştı. İncil’in hikayelerini görselleştirmişti. Sonra iki yazarın hikaye ve romanlarını… İngiliz Charles Dickens ve Fransız Emile Zola. Her ikisi de eserlerinde işçi sınıfının, yoksul kesimlerin hayatı ve dönemin sosyal sorunlarını dile getirmişlerdi ve bu Käthe Kollwitz’in dünya görüşüyle örtüşüyordu. Giderek, etrafındaki insanlara yoğun olarak odaklanması, onlarla empati kurma yeteneği ve sorunları bütün çıplaklığıyla resmetmesiyle tanındı. Döneminde kadınların hakları çok sınırlıydı ve kadınlar için fırsat eşitliği yoktu, ancak bunları tekrar tekrar dile getiren Käthe Kollwitz vardı. Özellikle “bir dokumacının isyanı” (A Weaver’s Revolt) baskı serisi döneminde oldukça ses getirdi. Zaten Kollwitz sanatını, aktivistliğiyle birleştiren güçlü bir ses idi. Bir kadın çığlığıydı! 

Berlin Sanat Akademisi’ne seçilen ilk kadın sanatçı Käthe Kollwitz oldu. 78 yıllık hayatında kadın hakları ve kadınların daha iyi yaşam koşulların sahip olması için savaşımından hiç vazgeçmedi. 

 

Käthe Kollwitz anısına saygıyla, Femtrak yazar ve okurlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutluyorum.

Not: Benim Ontario Sanat Galerisi’nde izlediğim; çizim, baskı ve heykellerinden oluşan  170 eserlik bu koleksiyon, 2015 yılında Dr. Brian McCrindle tarafından AGO’ya bağışlanmış ve Almanya dışında bulunan en kapsamlı Käthe Kollwitz sergisiymiş

Picture of Birnur Akan

Birnur Akan

Tüm Yazıları