Gamze Abla, ben hiç ciddiye alınmayan 14 yaşında bir genç kızım. Ailenin en küçüğüyüm yani. Annem babam, ne istesem, daha büyümedin, dur hele bakalım diyor. Bu ne demek? Türkçesi açık ama hayatıma çeviremiyorum bu dili bir türlü.
Cep telefonunu daha yeni aldılar. Efendim, televizyonda izlemem gereken programlar gözetim altında. Yabancı filmler yasak, özel kanallar çok yasak. Belgesel desen ne lüzumu var. Sonracığıma, siyasetle ilgili açık oturumlar ve sepette ne varsa hemen hepsi toptan yasak. Sanki televizyon değil mayın tarlası.
Evde herkesin bir özgürlük alanı var. Benim yok. Yatak odam küçücük, zor dönüyorum içinde. Ne hikmetse, içinde bir ebeveyn banyosu var. Annem özellikle istemiş. Kız çocuğu rahat banyo yapsın diye. İki abim, genel tuvaleti kullanıyorlar banyosuyla. Annemlerin var. Benim de var. Evde üç adet kendimize ait banyo var. Benim Pedlerimi abim babam görmesinmiş, ayıpmış. Banyo yaparken dışarı bornoz ya da havluyla çıkamazmışım. Köpeğimi de orada yıkamalıymışım. Yıkarken üstüm ıslanır, soyunmam gerekebilirmiş.
Ev isimli bir sosyal hapishanede kendime ait bir banyo ile banyolu esir hayatı yaşıyorum kısaca. Bu derdimi annemle paylaşmaya kalktığımda bana kayınvalidem bilmem nerede adlı bir televizyon programı izletti. Çok popülermiş. İnanamadım izlerken ama hayal mi gerçek mi programı gibiydi. Gelinler kayınvalideler, o banyo benim, yok o banyo herkesin kavgasındaydılar.
Birbirlerinin boğazına, en açık aymazlıkla saldıran bu, kadınlar cehalet çetesini gözüm dolu dolu izledim. Annem keyifle bana göstermeye devam etti. Ne kadar şanslı olduğumu programın sonunda kıssadan hisse olarak açıkladı.
İçime oturdu doğrusu. En son onu sıkıştırdım mutfakta ve yüzüne söyledim açık açık ‘Ben kendime ait bir çalışma odası istiyorum, bir banyo değil!’ Yatak odama kütüphanem sığmıyor. Doğru düzgün bir masam yok. Dizüstü bilgisayarı yeterince bir konfor değil, gerekliliktir. O banyoyu kaldırın. Kütüphaneli bir çalışma odası yapalım mümkünse. Bana lütfen, bak gecekonduda olsaydık, nasıl yaşardık nutkunu da atma. İçim acıyor bilesin’ dedim.
Bu sefer onun gözleri doldu, boğuk ve kısık bir ‘peki’ çıktı ağzından. Bunun hayatçası, seni babana havale ediyorum. O gelecek hakkından demektir.
Şimdi acilen bir yanıt istiyorum. Şu lüzumsuz kendime ait bir banyo meselesinde babamın hakkından nasıl gelirim?
Sevgili Çocum,
Yanıtım kısa ve açık olacak. Bu meydan savaşını kaybetmeye baştan mahkûmsun.
Kimsenin senin özgürlük sorununu bu boyutta anlayabileceğine dair ümidim yok. Sakın bu özgürlüğünü elde etmek için, erken evlenmeye kalkma, koca evi baba evinden beterdir. Baba evinde, bir odası olabilen şanslı çocuklardansın. Koca evinde sana ait tek odan olur o da mutfak.
Şimdi senden ricam, köpeğin gibi uysal ve sakin ol. Sesini çıkarmadan durumu kabullen. Ya da “mış gibi” yap. Önünde iki yol var. Abilerden biri evi terk ettiğinde onun odasına sıçrama yapman. Ya da on sekiz yaşına kadar bekleyip, kendine ait bir ev kiralaman. Hem okuyup hem çalışarak. Sizinkiler destek olursa ne mutlu sana.
Bu kadar çocum. İyi şanslar dilerim.
Gamze Abla