FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Kızılcık Şerbeti Mi Baba Şiddeti Mi ?

Kızılcık Şerbeti Mi Baba Şiddeti Mi ?

‘Hem var hem yok olan babalara.’

‘Bir çocuğun, annesiz babasız geçen her bir günü, aynı zamanda bir anneyle babanın çocuksuz geçen bir günü. Yokluğun özlemi karşılıklı.’ Demiş Elif Güney Tütün.

‘Bir Odadan Bir Odaya’ adlı kitabında.

Dünyaca ünlü bir sinemacının, tüm yüreklere taht kurmuş, kurabilmiş insanın, bir baba olarak kızının yüreğinde iyileşmeyecek yaralar açıp, bir ömrü bu yaraların açılışına sebep olan nedenleri anlayıp iyileşmeye çalışarak geçirmesine neden olabileceğini bir kez daha görüyorsunuz.

En zoru budur; ‘Varken’ ‘Ol(a)mayan’ babalara sahip çocuklar olarak yaşamak…

Ne mutlu; dördüncü boyuta gitmiş babalarını güzel anılarla hatırlayabilenlere…
 
Ne mutlu; yokken bile hep olan babalara sahip olma şansına sahip olanlara…

‘Varken’ ‘Yokluğunu’ yaşamak bir babanın, içinizde hep yaraları kanayan bir çocuk bırakır yaşamlarının izdüşümlerine…

Çocuk hıçkırıkları duyulur derinden derine ruhlarının…

Anlaşılmak, avutulmak, teselli edilmek, gurur duyulmak, taktir edilmek, sevilmek isterler doyumsuz. Bazen azıcık…

Kim severse sevsin; o olupta olmayan babanın yerini alamayacaktır, bu sevgili, dost, arkadaş, kardeş, ana…

Babalar gününüz kutlu olsun !’’

Yukarıdaki satırları ; eski bir arkadaşın 2012’de Babalar Günü için benden talebi üzerine kaleme alıp, bloğuna yollamıştım.

Aklıma düştü.

‘Kızılcık Şerbeti’ ceza alınca hatırladım yeniden.

‘Ne ilgisi var ?’’ Dediğinizi duyar gibiyim.

Anlatayım.

Baba evi, içine doğduğu cehennemidir bazı kadınların…

Bu cehennemden kaçmak için önlerine çıkan ilk erkekle evleniverir bu kadınlar.

Çoğu; başka bir cehenneme gittiklerinin farkına ilk tokadı yediklerinde varırlar.

Atılan tokatlar her zaman fiziksel değildir. Psikolojik şiddetin tahribatı geç farkedildiğinden, iyileşme süreci bazen bir ömür alır…

Dövülür, hakaret görür, psikolojik şiddete maruz kalır, aşağılanırlar.

Erkek çocukları da nasibini alır bu şiddetten.

Baba şiddetini yaşayan çocuklar, tuzla buz olmuş benlikleriyle var olmaya çalışırlar…

Kimse konuşmak istemez bu gerçeği.
Ya da konuşurlar ben bilmem.

Bütün bunları neden anlattım?

‘Kadına şiddet var!’ Deyip ceza verdikleri dizilere baktığımda gördüğüm ortak noktanın; kadın dayanışması olması düşündürücüdür.

Uğradığı zulme, işkenceye, tecavüze boyun eğmeyip hakkını arayan, baş kaldıran karakterlerin olduğu senaryolar öfkelendiriyor ataerkil zihniyetin bekçilerini.

Yürek Çıkmazı, Yalı Çapkını, Ateş Kuşları, Taçsız Prenses, Ömer vs. Dizilerinde baba şiddettinin en üst boyutlarda sergilendiğini görüp de bu konuda tek laf etmeyenler, kadına şiddetin doğup beslendiği, öğretilip, normalleştirildiği aile kurumunu masaya yatırmaktan kaçarak, özgür ve hak arayan kadın karakterlerden aklı çıkan mevcut yapının savunucularının hedef şaşırtma taktiği olarak kullandıkları; boyun eğmeyen, direnen kadın karakterlerin olduğu dizilere yasak getirip, ceza kesmelerinin bir tek nedeni var: KADIN DAYANIŞMASINI ENGELLEMEK !

Kadın dayanışmasının öğrenilmesinden, yaygınlaşmasından KORKMAK!

Kısacası bu yazıyı yazma nedenim; yasaklanan dizilerde, yasaklama sebebi olarak öne sürülen ‘Kadına Şiddet Var’ argümanının sahteliğini ifşa edip, sahteliğine not düşmektir.

Bazı diziler yasaklanıp, ceza alıyor çünkü bu senaryolarda KADIN DAYANIŞMASI var!

Kadınlar birleşirse hükümdarlıklarının alaşağı olacağını çok iyi biliyorlar.

Ve bunun olmasına vesile olabilecek materyalleri engellemek için ellerindeki her yöntemi deniyorlar, denemeye de devam edecekler.

Denesinler!

Bir şeyi unutuyorlar, hatırlatayım!

Femtrak’ın sloganı en kısa ve öz anlatımdır, alıntılıyorum;

‘Kadın dişidir.

Dişi dişlidir.’

Picture of Anjel Dikme

Anjel Dikme

Tüm Yazıları