Bir türlü
eskimeyen
o
geçmiş…
gecenin içinde ağlayan bir çocuk,
gözler kapalı, ağız açık, burun şiş
-bir araya gelemeyecek olan
paramparça oyuncaklar-
(aynada bir kadeh
-gidemeyenlerin yalnızlığı şerefine-)
duygular, tuvalde susuyor – ölüyoruz biz …
bulutlar arasında -gölgeler kıpırdanıyor-
mavi bir adam, mavi bir kadın
Armageddon savaşçıları gibi zırhlarının içinde masmavi yatıyor
gözlerini sımsıkı kapatmış avaz avaz ağlıyor erkeklik
bulutların arasından şimşekler sıçrıyor,
-aralıksız sessizlik-
kim bilir, neler oluyor içeride
hiç konuşulmayan bir gece
hep kül yalnızlığı…
yorulmuş bir gecenin mavi aynasında
suskunluğun içinde bir kadın yüzü,
hep
bembeyaz bir tuval,
siyah bir çizgi ile bölünecek olan…