Bir yönetmeni tek bir filmle değerlendirip hayran olmak mümkün mü? O film Aşk Zamanı gibi bir başyapıtsa tabii ki mümkün.
2001 yılında ilk kez İstanbul Film Festivali’ni izlemek üzere İstanbul’a gitmiştim. Aylardan Nisan havalar çok güzel ve baharın müjdecisi erguvanlar açmıştı. Benim için baharın müjdecisi erguvanlar kadar festivallerdi de. Havalar insanı boğaz kıyısına çağırırken ben sinema salonlarını seçmiştim. O gün izlediğim film Wong Kar-Wai’nin Aşk Zamanı (2000) idi ve bugüne dek beğendiğim ilk on film arasındaki sırasını hiç kaybetmedi.
Filmler hakkında yeni yeni yazılar yazmaya başlamıştım. Filmi çok beğenmiştim ama kendimden de emin olamıyordum. Diğer festival izleyicilerine soruyor, konuşulanlara kulak kabartıyordum. Çoğu eleştirmen ve seyirci için film festivalin en iyilerindendi. Kendime güvenim gelmişti. Daha önce çektiği filmleri bulup izlemeye başladım, yeni çektiği filmleri de kaçırmıyordum artık.
Wong Kar-Wai 1956’da Shangay’da doğar, beş yaşında ailesi ile Hong Kong’a taşınır. Orada konuşulan Kanton lehçesine ve Çin’den farklı olan kültürüne alışmakta zorlanır. Hong Kong 1842’den 1997’ye kadar İngiltere kolonisidir o tarihten sonra dış işlerinde Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı iç işlerinde ise 50 yıl sürecek bağımsız Özel Yönetim Bölgesi olur. Halkı Çinli olan bu bölgenin kültürü Çin İngiliz karışımıdır. Yaşanan bu değişimler Hong Konglularda kaygı, korku, gelecekten endişe duyma gibi duygulara neden olmuştur. Yönetmenin filmlerinde bu siyasi statüden kaynaklanan insanların kültürel ve duygusal sıkışmışlığı hissedilir. Filmlerinde Shangay kültürü ile Hong Kong kültürü arasındaki farklılıklar da çok etkili olmuştur.
Yönetmen için filmin senaryosundan çok görselliği ön plandadır. Mükemmel kadrajları vardır. Benzer sahneleri tekrar tekrar kullanır. Kamera hareketleri, çerçeveleme, ışık kullanımı, kurgu ve ortak temalar yönetmenin dilini oluşturur, görsellik ve müzikle yakaladığı uyumlu bu dil şiirseldir. Az diyalog, uzun suskunluklar, hüzünlü karakterler, ışık, renk, müzik ve kostümler onun filmlerinin belirleyici öğeleridir. Yine filmlerinde parçalanmış yapı, sahneler arası hızlı geçiş, filmin zamanı ile gerçek zaman arasında muğlak geçişler ve belirsizlik vardır. Onun hakkında yapılan çalışmalarda bazı akademisyenler onu auteur olarak nitelerken bazıları ise postmodernist olarak niteler. Bence ona posmodernist auteur demek en uygunudur.
Wong Kar-Wai Politeknik Okulu grafik bölümünde okur. Bir süre TV’de çalışır, ardından senaryolar yazmaya başlar. İlk filmi Ölüm Hesabı’nı 1988’de çeker. Adını duyurduğu film ise Chungking Ekspresi (1994) olur. 1990’da çektiği Vahşi Günler pek dillendirilmese de bir aşk üçlemesinin ilk filmi olarak görülür. Üçlemenin ikinci filmi Aşk Zamanı (2000), üçüncüsü ise 2046’dır (2004). 1997’de çektiği Mutlu Beraberlik bir kuir sinema örneğidir. Birbirine zıt iki karakterin aşklarını anlatırken siyah-beyaz ve renkli bölümleri karakterlerin ilişkilerinin durumunu belirlemede kullanır yönetmen. Aşk hikayelerini anlatırken cinsiyetlerin özerinde durmuyor amacı evrensel bir ilişki yakalamaktır. Bu filmiyle Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü yine 2000’de Aşk Zamanı’nın romantik kahramanı Tony Chiu-Wai Leung da En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alır. Yönetmenin iki tane de dövüş sanatlarını konu alan filmi vardır. Zamanın Külleri (1994) ve The Grandmaster (2013). Bu iki film “Kung Fu” yu konu olan ama bu tür filmlerin kalıplarına pek uymayan filmlerdir. Tıpkı çektiği aşk filmlerinin melodram kalıplarına uymaması gibi.
Yönetmenin aşk üçlemesinde aşka bakışı da farklıdır. Filmlerde binlerce kez anlatılan aşk konusunu mizansen, kamera kullanımı ve anlatı yapısı ile oluşturduğu dil ile farklı kılar. Yani onun filmlerinde sözden çok görüntülerle anlatılır aşk. Aşk, aşk acısı, kavuşamama, geçmiş anılar, zaman, teğet geçen mutluluklar ve yalnızlık ana temalar olur bu filmlerinde. Anlar vardır yarım da olsa hep hatırlanacak. Karakterler yanlış zamanda karşılaşmış gibidirler ya da buluşamamışlardır.
Aşk Zamanı’nın (In the Mood for Love, 2000) konusu 1962 yılında geçer. Bay Chow ve Bayan Chan aynı apartmanda komşu iki dairenin birer odasını kiralayıp, aynı gün de taşınırlar. İkisi de evlidir. Film boyunca bize eşlerini göstermez yönetmen. Eşleri sürekli yurt dışındadır ya da mesaiye kalırlar. Bay Chow ve Bayan Chan’ın ortak noktası sadece yaşadıkları odalar değildir, yalnızlıkları da ortaktır. Eşlerinin çantaları ya da kravatları da aynıdır. Bu ortaklıklar onları eşleri tarafından aldatıldıkları gerçeği ile yüzleştirir. Yalnızlıklarını ve aldatılmışlıklarını paylaşmaya başlarlar. Onlar gibi olmak istemeseler de birbirlerine aşık olurlar. Uzun suskunluklar, söylenemeyen sözler, yaşanan sırlar ancak filmin sonunda Kamboçya’nın en büyük tapınağı Angkor Wat’da bir taşın kovuğuna söyleniyor ve toprakla, otlarla saklanıyor. Yağmur sahneleri, renk paleti, dumanlı sahneler, Shigeru Umebayashi’nin unutulmaz müzikleri eşliğindeki yavaş çekim sahneler ve Bayan Chan’ın zarif ve çekici giysileri yıllar geçse de belleğinden silinmiyor izleyicinin.
2046 (2004), Aşk Zamanı’nın devamı gibidir. Romantik Bay Chow bu filmde de vardır ama kadınların peşinde koşan bir karaktere dönüşmüştür. Aynı zamanda Aşk Zamanı’nında Bay Chow ve Bayan Chan’ın birlikte vakit geçirdikleri otel odasının numarasıdır 2046. 2046 bilim kurgu türüne yakın bir dramdır ve alegorik bir anlatımı vardır. Bay Chow’un yazdığı bilim kurgu romanın adı da 2046’dır. Yönetmen bu romanı filme dahil edince bir anlatıcı kullanmaya başlar. Geleceğe gidip dönen ve hiç durmayan bir tren vardır. İnsanların anılarını bulabilecekleri bir zamanı temsil eder. Ama oraya gidenler geri dönmeyi düşünmezler. Wong Kar-Wai’nin bütün filmlerinde olduğu gibi burada da sorunu zamanladır. Zamanın hiç akmadığını ya da hızlı aktığını hissederiz. Onun zaman takıntısının Hong Kongluların yaşadığı gelecek endişesi ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
Filmde iki evren vardır biri gerçek olan diğeri bilim kurgu romanın evrenidir. Gerçek evrende nefret ettiğimiz Bay Chow’ı alegorik karşılığı olan romandaki karakter Japon Tak ile tekrar severiz. Roman kahramanı Tak aslında geçmişte kalmış Bay Chow’un ‘yerine’ kullanılır ve onun dile getiremediklerini dillendirir. İki erkeğin eylemlerinin farklılığı bunun göstergesidir. Renk paleti, müzik kullanımı ve kamera hareketleri filmin atmosferini benzersiz kılar.
Wong Kar-Wai’nin gerçekçi bir bakış açısından çok biçimci bir dili vardır ve bununla da göz alıcı bir görsellik yaratır. Theo Angelopoulos için Eleni Karanduri ne ifade ediyorsa Wong Kar-Wai için de Shigeru Umebayashi (Filmlerinin müziklerini yapan besteci) odur. Aşk Zamanı’nın unutulmaz müziğini Yumeji’s Theme ve filmin soundtrack’ını bir kez dinleyen mutlaka tiryakisi olacaktır.