Hava karanlık, bulutlar gri, koyu gri, siyah lekeler gibi karşımda. Kuvvetli bir rüzgar var, savruluyorlar bir o yana bir bu yana. Gri tüller içinde bir dans. Arada bir dallarda tek tük kalmış kurumuş bir yaprak da katılıyor bu başdöndürücü dansa. Sanki sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkan bir balerin gibi döne döne, süzülerek… Almanya’nın bildik havası. Aralık. Kar da yağdı bir iki gün önce, ama kalmadı yerde. Arkasında ıslak, soğuk, yapışkan bir iz bırakarak gitti. Tekrar gelir mi, gelirse nasıl gelir? Fakiri fukarayı düşünür mü?
Bir yandan, Mussorgsky’nin “Çıplak Dağda Bir Gece”sini dinliyor, bir yandan da pencereden dışarıya bakıyorum. Burada Noel zamanı. Karşıda koyu gri bir fon üstünde serpiştirilmiş gibi duran sarı sıcak pencereler içimi ısıtıyor. Isıtıyor bir yandan, bir yandan da hüzünlendiriyor.
Noel Baba’nın, penceresi en güzel aydınlatılmış eve geleceğine inanılıyor. Işıl ışıl hertaraf. Tam 24 Aralık’ta hayat duracak. Sokaklar derin bir sessizliğe gömülecek. Sadece aile bulıuşmasına geç kalanların telaşlı ayak sesleri yankılanacak sokaklarda. Yaşlılar yurtlarında kalan kimsesiz ihtiyarları gönüllü gruplar mutlu edecek; çocuklarını uzun zamandır görmeyen yalnız yaşlılar en şık giysileriyle ve kendi elleriyle hazırladıkları minik Noel hediyeleriyle, ziyarete geleceklerini umdukları sevdiklerini heyecanla bekleyecekler.
Evet, 24 Aralık saat 13.00’ten sonra burada hayat duracak. Koşturmaca, alışveriş, gürültü stres… Herşey bitecek. O kadar ki, sessizliğin sesini duyabileceksiniz adeta. Bu yıl 24 Aralık’ta Essen’deyim. İstanbul’a gitmiyorum yılbaşında. Sonraki bir tarihte anacığıma giderim elbette.
24 Aralık akşamı benim için güzel anılarla dolu değil. Hayat yoldaşımı, Ertan’ı kaybettiğim gün. Tüm günümü onun nefesini ve gönülden kahkahalarını duyarak geçirecek ve gece de Katakomben’daki programa katılacağım. Rembetiko var. Ertan’ın çok sevdiği bir müzik. Belki sanatçılardan bir şarkı da onun için, mesela, “İstanbul güzel ama zabitleri olmasa..”yı isterim.
Koca bir yılı devirdik gitti. Berbat, mutlu insanları sayısının her gün daha da azaldığı, korkunç depremlerin yaşandığı, sellerin, fırtınaların yaşam alanlarımızı altüst ettiği, savaşların burnumuzun dibine geldiği, açlığın, felaketlerin kapımıza dayandığı bir yıldı.
Am abuna rağmen yine de umutluyuz. Buna da inanamıyorum ama ben de umutluyum. Gelecek yılın daha iyi olacağını umudediyor ve nedense buna da inanıyorum.
Şimdi hava iyice karardı. Arka bahçeye penceresi olan komşularım da eve döndü herhalde. Çatı katındaki pencereler aydınlandı. Çocuk odaları var orada. Yıldızlar, Noel Baba, geyiklerle süslemişler pencereyi. Komik ama durduğum yerden evin bacası da görünüyor. İnce uzun bir baca. Gelirse eğer Noel Baba, o daracık bacadan bakalım göbeğini sığdırabilecek mi?