
Ben sizi önce doğururken sevdim,
sonra tanıdıkça
Beni anne diye değil, ben diye sevesiniz istedim.
Sabah kahvaltıları hazırlayan, ütü yapmayı beceren
bir anne olamadım.
Yüzünüz hep kesik kesik kaldı bende.
Filmin sonuna gelmedik ama
çok önemli sahnelerde yanınızda olamadım
Bütün yüreğimle kucaklarken sizi,
hep içimden haykırmak istedim;
bağışlayın, kaçırdığım sevgi anları için beni bağışlayın!
Yatağıma geldiğiniz günler.
‘merhaba’ derkenki gülümseyişiniz…
Her anın değeri ölümsüzdü benim için;
size yeterince iletemedimse hoşgörün.
Bir anneyi hoş görmenin ağırlığını iyi bilirim.
Benim de annem vardı.
Ama anneler ölünce çok hafifliyor.
Ben ölmeden yüreğinizde beni hafifletin.
Bildiğimizden bu yana
savaşı eksik olmayan bir coğrafyanın çocuğuyum ben.
Siz de öyle
Kosova’da tecavüze uğrayan bir anne de
doğan çocuğunu bağrına basmalı
Bağrına basmak, evrensel sevgiyi hissetmektir
Anne değil, insan olmaktır.
Komşunuzu sevin, hiç bir karınca yuvasını bozmayın.
Bu karışık dünyada içinizdeki kini öldürdükçe yaşayacaksınız.
Bazen hoşgörü sahte bir aynadır.
Hayatın kutsallığını bozanları asla hoş görmeyin,
asla bağışlamayın.
Birinin elini, bir an, içtenlikle
yeryüzünün en değerli şeyini tutar gibi
tutarsanız eğer, o kalacak sizden geriye.
Gözleriniz ileriye baksın, ateşi yüreğinizde taşıyın hep.
Promethe’yi unutmayın, benimle buluştuğunuz yerde
Yelda Karataş
Alacaydınlık,1999
Dünya Globus Şiir Ödülü Birincisi