FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

ÖMRÜMÜZDEN BİR SENE

ÖMRÜMÜZDEN BİR SENE

İngiliz yönetmen Mike Leigh’in ilk izlediğim filmi pek çok dalda Oscar’a aday gösterilen Sırlar ve Yalanlar’dı (1996). Orta-alt sınıftan bir kadının geçmişindeki bir sırla yüzleşmesi, yıllar önce rengi yüzünden evlatlık verdiği kızının onu bulmasıyla yaşanan olaylar ve ailenin sorgulanması başarılı bir dramatik kurguyla anlatılır. Filmin senaryosunda ve renk skalasında neredeyse her karesinde siyah-beyaz karşıtlığı hissedilir. 

Mike Leigh (D.1943) tiyatro yönetmenliğinden sinemaya geçmiş bir yönetmendir. Oyuncuları da çoğunlukla tiyatro kökenlidir. Bu nedenle filmlerindeki oyunculuklar her zaman üst seviyededir. Yine onun filmlerinde diyaloglar ön plandadır. Mike Leigh önceden yazılmış bir senaryo ve diyaloglar ile çekime başlamazmış, senaryoyu çekim sırasında oluşturur oyuncularına doğaçlama yapmaları için olanak tanırmış. 

Naked ile 1993’te Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü, Sırlar ve Yalanlar ile de 1996’da Altın Palmiye’yi kazanır.

Sırlar ve Yalanlar, Vera Drake (2004), Ya Hep Ya Hiç (2002) dram ağırlıklı konuları, bol diyalogları, benzer temaları ile yaşamın kendisi gibi filmlerdir. Aile yapısı, mutsuzluk ve yaşam üzerine düşünmemizi sağlar. Daima Mutlu (2008) ise daha neşeli, dramdan çok komediye yakın bir filmdir. İngiltere’nin yoksul kesiminin yaşamlarına özellikle de aile ilişkilerine ait hikâyeler anlatır. Hamilelik, aile, ebeveyn-çocuk ilişkisi, bireyin yaşama yabancılaşması, mutsuzluk, toplumun genel kuralları ile çatışma gibi konular onun ortak temalarıdır.  

Vera Drake (Hemşire) filminde kaçak kürtaj yapan Vera’nın hikâyesi anlatılır. Fedakâr anne, fedakâr eş ve fedakâr çocuk Vera, para almadan sırf iyilik amacıyla kürtaj yapmaktadır. Ama yasalar önünde onun bu edimi affedilemez bir suçtur. Yine ön planda aile yaşamının bu olaydan nasıl etkilendiğini izleriz. 

Ya Hep Ya Hiç’de işçi sınıfından, aynı bloklarda oturan üç ailenin iç içe geçmiş hikâyesi anlatılırken yönetmenin ortak temalarını buluruz filmde. Ailelerini geçindirmek için çok çalışan, yine de yoksulluk çeken bu insanların yaşamın içindeki çaresizlikleri, aile bireyleri arasındaki iletişimsizlik, başarıyla çizilmiş ve inandırıcı karakterlerle anlatılmış. 

Dostlarla beraberlikler üzerine kurulu filmi Ömrümüzden Bir Sene (2010) mutsuz bir kadın yüzüyle açılır. Kadın Vera Drake filminden hatırlayacağımız İmelda Staunton’dır. Filmin onun üzerinden ilerleyeceğini düşünürüz ama onun uykusuzluk sorununa çözüm bulmak için gönderildiği psikoterapist Gerri’nin üzerinden ilerler film. Burada yönetmen daha önceki filmine bir gönderme yapmaktadır. 

Mevsimlerle birlikte geçip giden hayata, Tom ve Gerri’nin uyumlu birlikteliğinden bakarız. İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış bölümleri hem mevsimlere hem de yaşama bir göndermedir. Bu mutlu çiftin evlerine çoğunlukla da yemek masalarına gelen dostlarıyla birlikte biz de konuk oluruz. Gerri’nin iş arkadaşı Mary, Tom’un arkadaşı Ken, oğulları Joe ve kız arkadaşı, bir de Tom’un erkek kardeşi Ronnie ailenin konukları olurlar. Yemek masası sohbetleri sırasında Tom ve Gerri’nin sürekli tebessüm halindeki yüzleri, sohbetin kendi huzurlarını tehdit edecek yöne kaydığında asılır. Mary yalnız, huzursuz ve içkiye olan zaafıyla mutlu çiftimizin evine her gelişinde o huzurlu evin kurallarını bozar, ona müsamaha ve dostluk gösterseler de üstten bakan bir tavırları vardır. Tom’un yalnız arkadaşı Ken için de aynı durum söz konusudur. Ronnie’nin eşi öldüğünde, Ronnie’nin aileden kopmuş oğlu Karl’ı beklemeden Tom ve Gerri cenazeyi kaldırır, her şey kurala uygun olmalıdır. Ronnie’yi toparlanması için bir süreliğine evlerine getirirler. Mary, Ken ve Ronnie bu mutlu çiftin mükellef sofralarına oturan mutsuz dostlarıdır. Masada mutluluk ve mutsuzluğun çatışmasını izleriz. Sanki Tom ve Gerri diğerlerinin mutsuzlukları yüzünden kendi mutluluklarının bozulacağından korkarlar. Filmin sonunda Mary’nin yüzüne odaklanır kamera, onun mutsuz ve endişeli yüzüyle biter film. Yönetmen bizden taraf olmamızı ister gibidir, tabii ki Mary’den yana. Mevsimlerle ayrılmış 4 epizotta izlediğimiz Ömrümüzden Bir Sene yaşamın içinden gerçek karakterleri ile yaşamın kendisi gibi bir film. 

Mike Leigh 2014’te Bay Turner’ı çeker. Yönetmenin filmografisinde ayrıksı bir yerde duruyor bu film. İngiliz ressam J. M. W. Turner’ın (1775-1851) yaşamının son 25 yılını anlatan alışılmadık bir biyografi vardır karşımızda. Ressamı canlandıran Timothy Spall 67. Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alır. Film yönetmenin diğer filmlerinden farklı olsa da tarihi bir sayfa açsa da yine kendi toplumuna bir ayna tutmuş Leigh. Ressamı yetenekleriyle, cesaretiyle ve zaaflarıyla perdeye yansıtmış. 

Yönetmen 2018’de Peterloo isimli bir film daha çekmiş ama izleyemedim. Bugün seksen yaşında olan Leigh başka film çekebilecek mi bilemiyorum ama İngiliz orta-alt ve orta sınıfını anlatan bunu da başarıyla yapan önemsediğim yönetmenler arasındadır.

Picture of Neşe Ürel

Neşe Ürel

Tüm Yazıları