FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Onlar biliyorlar mı acaba?

Onlar biliyorlar mı acaba?

Bu yıl Editörden yazısını, yeni yılın girmesine üç hafta kala yazıyorum. Neden mi? Sabırsızım. Dileklerimin bir an önce gerçekleşmesini, yaşadığımız bu berbat yılın artık bitmesini istiyorum da ondan. Ben istiyorum da, acaba yeni yıl bunu biliyor mu?

Biz insanlar olmasaydık ne sınırlar olacaktı, ne iki yılı birbirinden ayıran farklı takvimler, ne savaşlar, ne dinler… Bu güzel gezegenimiz kendi ekseni etrafında dönüp duracaktı sakin sakin.

Biz her günün neyin karşılığı olduğunu da, iki denizi birbirinden ayıran mavi çizgiyi de… Herşeyi biliyoruz. Ama onlar biliyor mu acaba sınırları?

Deniz, deniz olduğundan beri orada. Aynı su, aynı rüzgârları yiyor, aynı günbatımlarını yaşıyor, akıntıları, dalgaları gece gündüz dövüyor sahili. Denizyıldızları, balıklar, susinekleri, yengeçler sınır tanımıyorlar ki.

Sınırları biz insanlar çiziyoruz. Hem de cetvelle… Jiletli tel örgüler, mayınlar, sınır taşları döşüyoruz. Karakollar koyuyoruz. Haritada çizdiğimiz için sınırları, bir köyü tam ortadan böldüğümüzü, bir kardeşin baba evinde bırakıldığını, diğerinin yabancı ülkeye savrulduğunu fark etmiyoruz bile. Sonra o sınırlardan geçişleri de yasaklıyoruz. Kaçak geçmeye kalkan olursa sorgusuz sualsiz bombalıyoruz. Mayınlı tarlalarda oynayan çocukların kollarının, bacaklarının kopmasına göz yumuyoruz.

Biz sınırları çiziyoruz da acaba sınırlar sınır olduklarının farkında mı? Bir ağaç için sınırın ne tarafında olduğu ne fark eder ki? Ya da bir tarla için. Elma ağacı sınırın öte yanında daha çok mu meyve veriyor? Nehirler nereden aktıklarına aldırıyorlar mıdır acaba?

Bu yılı devirirken de bu konu takıldı aklıma.
2023 bitti sayılır. Koca bir yılı devirdik. 12 koca ayı, haftaları, ayları, saat, dakika ve saniyeleri… Kronos evlatlarını yiyip tüketiyor heran. Biz yeni bir yıla adım attığımızı düşündüğümüzde zaman, nereden nereye geldiğinin farkına bile varmadan büyük bir iştahla ömrümüzü yemeye devam edecek. O, hiç ara vermiyor. Eksi sonsuzdan beri minicik adımlarla artı sonsuza doğru koşuyor. Onu yakalamak zor. Hiç durmadan parmaklarımızın arasından akıp gittiğini bilmemize rağmen belki yakalayabiliriz diye ardından koşturup duruyoruz.

Ayları, haftaları, günleri saat ve dakikaları sınır taşları yapıyoruz. Bu kez umut oluyor sınır taşları. Bu dikenli teli de aşarsak düze çıkacağız diye düşünüyoruz. Dilekler tutuyoruz. Yeni yılın güzellikler getirmesini istiyor ve daha garibi, zaman sınırlarını çizdiğimiz binyıllardan beri buna inanıyoruz da.

İnsan olmasa zaman kavramı da olmayacaktı. Yılbaşını kim kutlayacaktı? Dinazorlar mı? Etobur olanları mı, otobur olanları mı? Kopan bir buzul parçasının üstünde yavrusuyla birlikte açık denize sürüklenen beyaz kutup ayısı tam da yılbaşı çanlarının duyulduğu saatlerde okyanusta kaybolurken yeni yıla girdiğimizi fark edecek mi ki? Bir dev zıpkınla canı alınan köpek balığı, yüzgecinin, yılbaşı akşamında bir zengin sofrasında cinsel gücü artırıcı nimet olacağının bilincinde mi dersiniz?

Avustralya’da şimdi denize giriyor insanlar. Noel Baba mayolu. İsveç’te kar var. Bizde şakır şakır yağmur. Afrika’da açlıktan karınları şişmiş çocuklar, gözlerine yuva yapmış sinekleri kovmaya bile mecalleri olmadan ölümü bekliyorlar. Dünya nüfusunun büyük bir bölümü savaş kurbanı, göçlerde, hapislerde, işkencelerde, korku içinde; kimi de biz tam yeni yıla girerken, bombaların yerle yeksan ettiği bir duvarın altında kurtarılmayı bekleyerek can verecek.

Tecavüze uğradığı için ailesi tarafından katledilen 3 aylık hamile genç kadının kefensiz cesedi mezarında yeni yılı nasıl karşılar sizce? Yılbaşı gecesi daha kaç kadın törenin kurbanı olur ya da alkol alıp sokağa çıktığı için gözü dönmüş pis güruh tarafından taciz edilir acaba?

2024, yeni yıl olduğunun farkında bile değil tabii ki. Ama ben bir insankızı olarak yine de kendimi alamıyorum iyilik istemekten. Yeni yılın acı çeken insanlığa güzel şeyler getirmesini diliyorum. Getireceğini umut ediyorum. Gözyaşı dinsin istiyorum. Analar artık ağlamasın, gencecik çocuklarımız için cenaze törenleri değil, allı pullu düğünler yapalım istiyorum. Tüm insanlık için ama önce kendi ülkem ve insanlarım için, sevdiklerim, dostlarım, arkadaşlarım, tanıdıklarım için adalet istiyorum, barış ve esenlik diliyorum. Ve yine de “Bari bu kez hoş gel yeni yıl” diyorum.