FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

PANDEMİDE KADIN OLMAK

PANDEMİDE KADIN OLMAK

Ilgın Erarslan Yanmaz

Bu ay benim dünyama benim fotoğraflarımla bakmayacağız. 

Onun yerine benim yürütücülüğümde gerçekleşen “Cep Telefonu İle Fotoğraf Çekim Teknikleri Atölyesi”ne katılan eski İlerici Kadınlar Derneği üyesi,  +65 yaş feminist kadınların, pandemideki dünyalarına onların fotoğraflarıyla bakacağız. Bu sayıda, projeye katılan 10 kadından beşinin birer fotoğrafına yer verdim. Bir sonraki sayıda da diğer beş kadının seçkisi ile devam edeceğim. Bizi ayrıca @pandemidekadinolmak IG hesabından takip edebilirsiniz.

Pandeminin getirdiği yeni koşullara uyum sağlama süreci özellikle bazı yaş grupları için daha zor oldu. Eğitim, alışveriş, özlediklerimizle hasret giderme; iletişim kurma ve sosyalleşme ya da banka/fatura işlemleri gibi günlük hayatımızda kolaylıkla halledebildiğimiz rutinler, artan mesafe kuralları ve uygulanan yasaklar sebebiyle bizi teknolojiyi yoğun bir şekilde kullanmaya zorladı.

 

Türkiye’de, eğer çalışmıyorsa dışarı çıkma ve toplu taşıma araçlarını kullanma yasağı getirilen 65 yaş üstü hızlı bir şekilde izole olmaya başladı, yalnızlaştırıldı. Akrabalık ve komşuluk ilişkilerini, esnafla sohbeti, ev dışındaki hareketliliği çok önemseyen bu yaş grubu, çareyi akıllı telefonlar aracılığı ile görüntülü konuşma; sesli mesaj gönderme; internet üzerinden sipariş verme ve online atölyelere katılma, sosyal medyadan dünyayı takip etme gibi alanlarda teknolojinin sağladığı olanakları kullanabilmekte buldu. Bu teknolojilere erişimi olanlar şanslıydı, kullanabilmek ise bazıları için zorlu bir mücadele ile gerçekleşebildi.

 

“Cep Telefonu İle Fotoğraf Çekim Teknikleri Atölyesi”ni açmaya ilk karar verdiğimde ders programını 65 yaş üstü grubu için hazırladım. Amacım fotoğraflar aracılığıyla “yeni normal”de kısıtlanan hayatlarına yeni bir gözle bakarak ufak detayları yeniden anlamlandırmalarını, üreterek ve öğrenerek varoluşlarına yeni bir soluk sağlamaktı.

 

Varlığımda büyük emekleri olan İlerici Kadınlar Derneği’nden on üç kadın ile 14 Mart 2021 tarihinde Zoom üzerinden 6 hafta sürecek eğitime başladık. Hem kadın hem feminist, hem de 65 yaş üzeri olan bu kadınlar gençlik yıllarından beri bir arada durmaya özen gösterip, birbirlerine hem yoldaş hem de dost olmuşlardı. Zoom hepimiz için özlem giderdiğimiz bir platform oldu; dersler ise hepimizin birbirimizden bir şeyler öğrendiği keyifli saatlere dönüştü. Ödevlerdeki detaylar üzerine konuşmak, fotoğrafın diliyle kendimizi yeniden anlatmak bizi birbirimize bağlayan yeni bir köprü oldu.

 

Whatsapp, mail, wetransfer, telefon aplikasyonları arasındaki yoğun trafiğimiz sonucunda, “Pandemide Kadın Olmak” başlığı altında ortaya çıkan tüm fotoğrafları onlar çekti, düzenlemesini azimle onlar yaptı. Öğrenmek ve üretmek için gösterdikleri çaba için teşekkür ederim.  Onların süreci değerlendirmelerinin hepimiz için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. (Ilgın)

Ayşe Bircan

67 yaşındayım, emekliyim.

En son  Şubat 2020’de süslenip püslenip arkadaşımın doğum gününe gitmiştim. Ondan sonra ne süslendim ne de sütyen taktım ama maskesiz dışarıya hiç çıkmadım.

Ben İstanbul’da yaşarken pazarlarda sütyen satanlar “İkizlere başlık” diye bağırırlardı. Oradan aklıma geldi; bu diptiğe –Çıkarılan/Takılan ‘İkizlere başlık’- adını verdim.

Banu Eriş

Şehirliyim.

Kalabalık caddeleri, cafeleri, vitrinleri, sinemayı, tiyatroyu, konserleri, sergileri, sonrasında dostlarımla meyhaneleri severim.

Ömrüm boyunca böyle yaşadım. Bu tercihlerim meğer beni doğadan ne kadar uzaklaştırmış.

Hayatımda ne çok nesnenin gereksiz yere birikmesine sebep olmuş.

Aslında ihtiyacım olan tek şey dostlarımmış. Sevdiklerine dokunabilmek, sarılabilmek nasıl ilaçmış, ihtiyaçmış.

Doğa ne kadar kıymetliymiş. Yalnızlık, kendi iç sesine kulak verebilmek, sessizlik ne değerli ve gerekliymiş.

Sağol be Covid bana çok şey öğrettin.

Berin Uyar

1950 doğumluyum. Bir ayağım İstanbul’da bir ayağım Almanya’nın Essen kentinde. Duisburg Essen Üniversitesi’nde Türkçe ve Kültürel Çalışmalar (cultural Studies) dersi veriyor, ayrıca öğrencilerimle değerli zamanlar geçiriyorum. Geziler, sinema, tiyatro çalışmaları, sinema günleri, yazın, fotoğraf, tartışma atölyeleri örgütledim. Bu tür çalışmalara hala devam ediyorum. Ayrıca yazan ve anlatan bir insanım. Elbette Korona bu çalışmaları da etkiledi. Şimdi hem dersleri hem de bu tür çalışmaları online yapıyoruz. İşin en kötü tarafı da eve tıkılmış olmak. Bu durum insanı yalnızlığa ve içine kapanmaya sürüklüyor.

Pandemi döneminde çok az dışarı çıkabiliyoruz. En rahat gittiğim yer, tenha yerlerden biri de 20 yıl önce kaybettiğim eşim Ertan’ın mezarı. Son haftalarda hiç durmayan yağmur, şemsiyeyi bir parçam yaptı. Şemsiyeye rağmen, arabaya döndüğümde sırılsıklamdım. Orada kullandığım şemsiyeyi ve giydiğim ayakkabıları kapımın önünde bırakmak zorunda kaldım. Kırmızı şemsiyenin hem renk hem de anlamsal olarak bir dipdik oluşturduğunu düşündüm.

Cemile Kuzu

Mali Müşavir.

Covid bana ne yaptı, biliyor musunuz?

Her zaman bakıp geçtiğim ama görmediğim o kadar çok şey görmeye başladım ki, inanamazsınız?

Evim bile bir başka göründü gözüme bu süreçte. Evimi keşfettim yeniden. Işığın peşine düştüm. Bugüne kadar fark etmemişim, susamış akşam güneşinin sürahime nasıl daldığını… Suyla nasıl dans ettiğini… Ne büyüleyiciymiş meğer. Ezelden beri orada duran sürahim beni ilk defa geçmişime, çocukluğuma, anneme götürdü. Hele bilyeler… Ailemin çocuklarından arta kalan, toprağı eşeleyerek bulduğum, en az 25 yıldır sakladığım, evde elimi attığım her yerden çıkan, çocukluğumun renklerine bürünmüş bilyeler… Bu korkunç kapanma döneminde beni ısıtan, arkadaş olan bilyeler ve diğer hatırası olan objeler…

Duygu Tuna

 1948 doğumlu. Emekli.

İKD’ ye kuruluşundan bir sene sonra üye oldum. Kapanana kadar orada çalıştım. Hep o bir sene geç kalışıma acıdım.

Otuz küsur senelik arkadaşlıklar, yoldaşlıklar benim için çok değerli. Bu pandemi günlerinde onlarla yazışmak, bir şeyler paylaşmak bunalımdan çıkış gibi.

Onların çocukları çocuklarımız, torunları torunlarımız oldu. Gruba düşen bir torun resmi günü aydınlattı. Kızlarımızdan biri (Ilgın) bize biraz hayat vermek için kolları sıvayıp fotoğraf nasıl çekilir dersleri verdi. O derslerden çok keyif aldım. Yani anlayacağınız pandemiden çıkış yine İKD ‘den arkadaşlarım sayesinde oldu. Fotoğraf çekimlerinde çok gelişen arkadaşlarım oldu. Ev içinde olduğumdan benim çok seçeneğim yoktu. Balkon serisi oluştu. Sabah bulutlar, akşamüstü gün batımı. Balkonuma gelen kuşlarım oldu. Karga, kumru gibi. Serçe de geldi ama fotoğrafını çektirmeden kaçtı. Sokaktaki bir çınara karga yuva yaptığında ağaç yapraklanmamıştı. Şimdi sokaktaki tüm çınarlar yapraklandı. Ağaçlar o kadar büyüdü ki apartmanların büyük kısmını kapattı.

 

Picture of Ilgın Erarslan Yanmaz

Ilgın Erarslan Yanmaz

Tüm Yazıları