Fethiye artık sıcak… Güneş tatlı bir turuncu renkte. Turuncu, neşenin ve bilgeliğin rengidir. Umarım bu yaşadığımız karanlık günlere olumlu bir etkisi olur.
Turuncu renk, Farsça “turunc” ve Arapça “i”nin birleşiminden oluşan bir renk adıdır. Turunç rengi, kızıl sarı renk anlamına gelir. Portakal rengi, oranj ya da kavuniçi olarak da adlandırılır. Turuncu, kırmızı ve sarı ışınlardan oluşur, biri ağır diğeri hafif iki sıcak renkten meydana gelmiştir. Renk sisteminde mavi rengin tamamlayıcısı ve karşıtıdır. Mavi renkle birlikte kullanıldığında büyük bir etki meydana getirir ve renk tonunun en canlı halini sunar.

İlginç bir şekilde, Avrupa’da turuncunun 16. yüzyıla kadar bir adı yoktu. Turuncunun bir renk adı olarak İngilizcede kaydedilen ilk bilinen kullanımı 1502’de Margaret Tudor (01) için satın alınan giysilerin bir tanımında idi. O zamandan önce sadece sarı-kırmızı olarak adlandırılıyordu. Turuncu kelimesi İngilizcede yaygın olarak kullanılmadan önce, koyu sarı-turuncu rengi tanımlamak için bazen safran kullanılıyordu. Portakal ağaçlarının Portekizli tüccarlar tarafından Asya’dan Avrupa’ya getirilmesiyle bu durum değişti. Renk, daha sonra birçok farklı dilde taşınan olgun meyvenin adını aldı. İngilizcede Orange, İspanyolcada Naranja, İtalyancada Arancia ve Portekizcede Laranja.

Ancak, turuncu rengin yüzyıllar öncesine dayanan uzun bir geçmişi vardır. Eski Mısırlılar, mezar resimlerinde mineral realgardan yapılmış sarı-turuncu bir ton kullandılar.

Realgar’ın orijinal adı Arapça maden tozu (maden pudrası) anlamına gelen rahce’l-gar’dır. Pigment yapımında kullanılan pek çok mineralde olduğu gibi realgar oldukça zehirlidir, arsenik içerir. Çin tıbbında kullanılmasının yanı sıra Çinliler tarafından yılanları kovmak için de kullanılmıştır.


Bir başka ilgili mineral, orpiment de pigment yapmak için kullanılırdı. Yunanlılar tarafından arsenikon olarak bilinir. Farsça adı olan zarnikh (hani Türkçede zırnık dediğimiz), altın anlamına gelen zar sözcüğünden gelir. Realgar kadar toksik olduğu halde Antik Roma’da oldukça değerli bir ticaret eşyasıydı.
Turuncu renk, Orta Çağ’da manastırlarda yapılan bezemeli el yazmalarında da sıklıkla karşımıza çıkar.

Turuncu, farklı kültürlerde farklı anlamlara sahip çok yönlü bir renktir. Asya dinlerinde renk tonu oldukça belirgindir. Hepsi basitçe safran olarak adlandırılan hafif turuncu sarıdan koyu turuncu kırmızıya kadar değişen çok çeşitli renkler Hinduizm ve Budizm ile yakından ilişkilidir ve genellikle Asya’da rahipler ve kutsal insanlar tarafından giyilir. Budizm’de turuncu bilgi arayışını ifade eder. Rahiplerin giyeceği cübbelerin renkleri, MÖ 5. yüzyılda Buda’nın kendisi ve takipçileri tarafından tanımlanmıştır.

Turuncu, Hinduizm’de de kullanılan bir renktir. Krishna (08) genellikle sarı-turuncu giyinmiş olarak görülür. Hindistan ve Çin’de kullanılan turuncu, bölgedeki en pahalı boya olan safrandan türemiştir.

Konfüçyüsçülükte turuncu, dönüşümün rengidir. Konfüçyüsçülüğe göre varoluş, erkeğin aktif prensibi yang ve dişinin pasif prensibi olan yin’in etkileşimi tarafından yönetiliyordu. Sarı, mükemmelliğin ve asaletin rengiydi; kırmızı, mutluluğun ve gücün rengiydi. Sarı ve kırmızı, görünüşte zıt ama gerçekten tamamlayıcı olan ışık ve ateş, maneviyat ve duygusallıkla karşılaştırıldı. İkisi arasındaki etkileşimden dönüşümün rengi turuncu çıktı.
Turuncunun doğurganlık ve bereketle yakın ilişkileri vardır. Roma mitolojisinde verimli bolluğun tanrıçası Pomona, Batı sanatında genellikle turuncu cüppeler içinde tasvir edilmiştir. Adı Latince meyve anlamındaki ‘pomon’dan gelen Pomona Roma mitolojisinde meyveleri geliştiren Nymphadır. Genellikle Demeter ile ilişkilendirilse de Pomona’nın Yunan bir karşılığı yoktur.

Batı sanatında turuncu, 1809’dan sonra ilk sentetik turuncu pigmentin (krom turuncu) üretilmesinden sonra yaygınlaştı. Özellikle doğal ışığın etkilerini yakalamak için rengi büyük ölçüde kullanan Pre-Raphaelite ressamları tarafından tercih edildi. F. Leighton’ın “Haziran Alevi” adlı tablosunda gördüğümüz turuncu, seyirciyi büyüleyici bir atmosferin içine çeker. Leighton’ın içinde yaşadığı İngiliz Victoria Dönemi katı ahlaki değer yargılarını ağırlıkla ortaya koyan bir süreçti. Bu sebeple de Leighton’ın resimde kullandığı figür çıplak değil, fakat erotik duruşunu vurgulamak adına turuncu tülden bir giysi içindedir. Turuncunun bu göz alıcı tonu ile tülün yarattığı görünür-görünmezlik figürün çekiciliğini arttırır.

Turuncu kullanımında Pre-Raphaelite ressamlarını Empresyonistler takip etti. Yeni pigmentler ve ayrıca 1841’de metal boya tüpünün icadı, sanatçıların dış mekanlarda resim yapmasını ve doğal ışığın renklerini yakalamasını mümkün kıldı. Fransa’da ressamlar turuncuyu tamamen farklı bir yönde aldılar. 1872’de C. Monet, puslu mavi bir manzaranın ortasındaki küçük bir turuncu güneş ve bulutlara suya yansıyan bir miktar turuncu ışık katarak “İzlenim” resmini yaptı. Bu resim, Empresyonist harekete adını verdi


O dönemin ressamlarının hepsi renk teorisi üzerine son kitapları incelemişlerdi ve mavinin yanına yerleştirilen turuncunun her iki rengi de çok daha parlak yaptığını biliyorlardı. C. Monet gün batımına turuncuyu katarken, P.A. Renoir tekneleri doğrudan tüpten krom turuncu şeritlerle boyadı. Toulouse-Lautrec ise rengi Paris dans salonlarının çılgın enerjisini sembolize etmek için kullandı.


Post-empresyonistler turuncuyla daha da ileri gitti. P. Gauguin, resimlerini ışık ve egzotizmle doldurmak için bu rengi giysi ve ten rengi olarak arka plan olarak kullandı. Ama belki de başka hiçbir ressam turuncuyu V. van Gogh kadar sık ve çarpıcı bir şekilde kullanmadı. Van Gogh için turuncu ve sarı Provence’ın saf güneş ışığı idi. Van Gogh kendi turuncusunu içine kattığı maviler ve morlarla kontrast oluşturmak için kullanırdı.


Matisse’in en iyi resmi kabul edilen “Yaşama Sevinci”nde turuncu gerçek anlamıyla neşe vermek için oradadır sanki.

Günümüzde turuncu, güçlü tepkilere neden olmaya devam ediyor. Rengin farklı tonları çok farklı duyguları uyandırabilir. Bal kabağı tonu, Cadılar Bayramı ve değişen sonbahar yapraklarını çağrıştırırken, daha sarı-turuncu tonu bir yaz havası ve taze bir his verir. Moral ve mutluluk veren turuncu, yanlış kullanıldığında aşırı güçlenmeyi de gösterir. Nihayetinde, turuncuyu kullanmanın anahtarı, istenen tepkiye ve etkiye bağlı olarak doğru tonu seçmektir.


Parlak ve cesur bir renk olan turuncu, ABD Donanması II. Dünya Savaşı sırasında şişme can yeleklerinde ilk kez kullandıktan sonra güvenlik ekipmanı ve üniformalar için vazgeçilmez renk haline geldi. Bugün, ABD hapishane tulumları da benzer bir nedenden ötürü genellikle canlı mandalina renginde tasarlanmaktadır. Bu renk seçimi, göz alıcı doğasından kaynaklanmaktadır. Çok parlak olduğu için, kaçmayı zorlaştırır ve gene bu nedenle kaçmaya çalışırlarsa yeniden yakalanmaları kolaylaşır.
Turuncu, yüzyıllardır sanatta ve toplumda öne çıkan bir renk olmuştur ve sayısız görsel kullanıma sahip göz alıcı bir renktir. Turuncu aşırı heyecanı, arzu ve isteğin heyecanlandırıcı sevinci gösterir; bu sevinç, sarı gibi apaçık bir sevinç değildir: Başka bir deyişle, turuncuda bir çekicilik ve ayartma vardır.
Ayşe Bayvas
Fethiye, 28.05.2022