soyunup dökülelim
sandalye boyu
göz göre göre
hüzzam bir bulut
ağaç gölgeleri
kırmızı ojenin marifeti
ay kadar güzel
dilimde yükseliyor
sözler yeminler
sözler adaya ilk ayak basan
ortadan ikiye bölünen sabah
boşalan beyazlar yeşiller
vuruyor kendini
soyundukça bir çiçek oluyor
gözbebeklerimde gökkuşağı
bir sandalye boyu
kanımda dolaşıyor
bir cümleye sığmıyor
çatlayan bardak
başka bir şey olamıyor
dudağımda bekleyen
tütsülü çığlık
gözlerim kimde
uslanmaz bir şarkı girince şiire
yaşım hangi sayıda kalır benim
bir kentin deniz kıyısı
düş kazırken avucuma
kim
tanır beni