Üç yıl önce 22 Eylül 2021’de yitirdiğimiz Prof. Dr. Doğan Kuban’ın önce Cumhuriyet Gazetesi’nin Bilim Teknik Dergisi ve Herkese Bilim Teknik (HBT) Dergisi’nde yayımlanan yazıları, ölümünden sonra da her hafta HBTde yayımlanmaya devam ediyor.
Sevgili Doğan Kuban 96 yaşında aramızdan ayrıldı. Tüm yaşamı boyunca düşünme ve araştırmayı, düşüncelerini paylaşmayı ve yazmayı ilke edindi. Mesleği mimarlığa akademisyen olarak önemli katkılarda bulundu, meslektaşlarını yetiştirdi, geliştirdi. Türkiye’nin ilk ve en önemli mimarlık tarihçileri arasında yer aldı. Bu alanda sayısız eser kaleme aldı.*
Bilimi aydınlatan akademisyenler arasında da değerlendirilen Doğan Kuban, benim için gerçek bir entelektüel. Entelektüeli onun sözleriyle açıklayalım. “Bizde entelektüel karşılığı bir sözcük yok. Bu da doğal . Çünkü felsefeyi yadsımış bir gelenekte dünyayı kavramsal düzeyde yorumlayacak insan zor yetişir. Batılıların kullandığı entelektüel sözcüğü; okumuş, iyi yetişmiş ya da çağdaş… kavramlarla, felsefi düzeyde düşünen bir aydın demektir.” Bence Doğan Kuban sadece kendi alanında değil, bir çok alanda paylaştığı ve yazıya döktüğü düşünceleriyle, sadece bilimi aydınlatan değil, bilim yoluyla halkı aydınlatmaya çalışan bir fikir insanımızdı. Haftalık HBT Dergisinde devam eden yazılarını tekrar tekrar okumaktan, üzerine düşünmekten keyif alıyorum. Ancak, şöyle düşünmekten de kendimi alamıyorum. Doğan Kuban’ı sadece ben ve benim kuşağımın meraklısı mı biliyor, okuyor. Gençlere fikirleri ulaşıyor mu? Onun hep uyardığı şeyler gündeme gelmiyor ve gelecek elimizin altından kayıp gidiyor mu?
Sayın Doğan Kuban’ın yazdıklarından kimi alıntılarla hem onu anmak, hem de hala ve belki hep geçerliliğini koruyacak bu fikirlerle Doğan Kuban’a dikkatinizi çekmek istiyorum. Entelektüellerimizin değerini bilelim, o kadar azlar ki! Kimi tespitlerinin tarihin tozlu sayfalarında kaybolacağı güzel günlere ülkemizin ve dünyamızın ulaşması ise en büyük dileğim.
“… kitapları anlayarak ve düşünerek okumak bir sistematiğe bağlanırsa, o zaman içindeki bazı kavramlar… size bütün yaşamınızda arkadaş olur… kitap sadece bir araç değildir. Kitap binlerce, yüzlerce yıl önce yaşamış bir zeka ile birlikte yaşamaktır” (2018)
“ … geleceğimizi tehlikeye sokan cahil toplumun kırılganlığıdır. Kaldı ki bu cehalet sokaktaki halkın bilgisizliği ile bitmiyor. Toplumun her katında; üniversite, orta eğitim, politika, bürokrasi ve iş dünyasında dünyayı sadece yüzeyden algılayabilen bir toplumun kırılgan cehaleti…” (2017)
“… temelsiz övünmeler uygar bir toplum olduğumuzu kanıtlamaz, ona ulaşmayı engeller” (2017)
“ … olanaksız hayallerle halkı oyalamaktansa, halka çağdaş gerçekleri ulaştırmak bir kutlu görevdir. Hayal kurmayı bıraksak ve Türkiye’yi kaostan çıkarmak için politikadan başka şeyler düşünsek” (2016)
“… doğru haber gerçek bir toplumsal sorumluluktur… muhalif gazeteciler, muhalif politikacılar tarafından yapılan büyük bir yanlış var. Bir yalanı teşhir ederken, aynı zamanda onu duyurmuş oluyorlar… bu, yalan haber etrafında bir tartışma alanı açıyor ve ona bir statü sağlıyor” (2016)
“… bilime dayalı entelektüel düşünce topluma egemen olmadıkça, sanat ve musiki toplum yaşamında yerlerini almadıkça uygarlık dağın başında kalacak! Her gün patlayabilecek bir sosyal ve ekonomik patlamanın korkusuyla yaşayacağız” (2015)
“… bin yıllık bir toplumsal düşünce birikimi noksanlığı olan cehalet, neredeyse genetik bir davranış bileşenidir… çağımızın dünyası bir daha geri dönülemeyecek bir doğal döneme geldi, Modası geçmiş ideolojilerin söylemlerini yineleyenlerin sözleri havanda su dövmek demek. Hiç birinin dünyanın susuzluğuna, enerji ve iklim krizine, bilgisizliğe çözüm getirecek bir önerisi yok” (2014)
“ Türkler kendilerini tutucu (muhafazakar) sanıyorlarsa kendilerinin aldatıyorlar. Kuşkusuz aldanma da gerçek bir olgudur… insanın gerçek kimliği sandığı kimlikle örtüşmeyebilir. Bizimkinin adı tutuculuk değil, cehaletle birleşen yozlaşmadır” (2011)
Kendi alanına giren bir konuda, seçim döneminde bir tespiti:
“ … belediyelerin ve hükümetin teknik kadrolarında politik seçim, bilim ve tekniği saf dışı bırakmıştır. Rasyonel alt yazıyı hazırlayacak ve kent işletmesini planlayacak bilimsel kadrolaşma belediyelerde de yoktur. Seçimden seçime taşıma suyla değirmen dönmez” (2007)
Özellikle bir çok kültür, sanat insanını peşpeşe yitirdiğimizde bu günlerde, bu düşünce beynimi kemiriyor. Kaybettiğimiz bu kültür, bilim, sanat insanlarının yerleri nasıl dolacak, doldurulacak? Bu değerlerin toplumu aydınlatması nasıl sürdürülecek? 2024’de hayatını kaybeden değerleri taradığımda toplumu aydınlatan bilim insanına rastlamadım. Kendi alanında değerli birkaç prof dr dışında tüm toplumun tanıdığı isme denk gelmedim. İyimser bakışla, hiçbir önemli bilim insanını kaybetmemişiz, kötümser bakışla ise artık böyle bilim insanları bu topraklarda yetişmiyor demektir. Ya tüm yetişenleri daha önce yitirdik, ya da medyanın bilime hiç ilgisi yok.
Kültür sanat alanında kaybımız ise öyle çok ki! Ressam Mehmet Güleryüz; tiyatro ve sinemadan Genco Erkal, Ayla Algan, Kenan Işık, Ayten Gökçer, Ahmet Uğurlu, Aydemir Akbaş, Arif Keskiner… birçok dizi ve seslendirme sanatçısı.. Edebiyat alanında Mario Levi, Füruzan, Süreyya Berfe, Afşar Timuçin; gazeteci Ali Sirmen, Celal Başlangıç ve hepsine yer veremediğim uzayıp giden bir liste…
Bu değerlerimizin yerlerinin doldurulacağını bilsek, üzüntümüz biraz hafifleyecek, yüreğimize su serpilecek. Gelecek kaygımız azalacak. Yine Doğan Hızlan’dan iki cümle ile sizi düşünmeye davet ederek yazımı bitiriyorum.
“ SONRADAN GÖRME ÇAĞDAŞLARIN KÜLTÜREL KAYGISIZLIĞI ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÜRKÜTÜCÜ”
“… TOPLUMUN DAYANACAĞI HİÇ BİR DEĞERİN AYAKTA KALMAYIŞI KÖLELİK TUZAĞIDIR”
(*) Doğan Kuban’ın eserleri: Modern Şehir ve İnsan Sağlığı (‘69) 100 Soruda Türkiye Sanatı Tarihi (‘70) Mimarlık Kavramları (‘74)Sanat Tarihimizin Sorunları (‘75) Yöntemi Bulmak: Türkiye’de Toplumsal Bilimlerin Bunalımı (‘93) Türk Hayatlı Evi (‘95) İstanbul: Bir Kent Tarihi (‘96) Sinan’ın Sanatı ve Selimiye (‘97) Divriği Mucizesi / Cennetin Kapıları: Selçuklular Çağında İslam Bezeme Sanatı Üzerine Bir Deneme (‘99) Çağlar Boyunca Türkiye Sanatının Anahatları (2004) Çağdaşlaşma Sancıları (2009) Batıya Göçün Sanatsal Evreleri (2009) Gelecek: Geleceğini Sorgulamayan Toplumların Geleceği (2011) Yarını Baştan Tanımlamak (2014) Türk Ahşap Konut Mimarisi (2017) Türk ve İslam Sanatı Üzerine Denemeler (2018) Türkiye Sanatı Tarihi (2023)
Ayrıca yazılarının derlendiği 2 ciltlik Doğan Kuban Yazıları Antolojisi (2016)