bir şiire nasıl başlayacağına
karar verdi
kalem
sevişmeye nerden başlayacağını
bilmez
şaşkın aşık gibi
dudakların tadını yazdı aceleyle
ruhunu kızıla boyadı hecenin
bir dize tutuşsun diye hiç tanımadığı
bir yürekle
bir çiçekle de olabilir
üstünü çizdi ilk sözcüğün
çağırdı uzak geçmişlerden
rugan renkli
bir çocuğun tanıdık balkonunu
bütün acıları konuk eyleyen
noktayı kaldırdı yerinden
yazmayı sürdürdü büyük harfle
sözcüklerden bir merdiven saldı
o kırgın kadın soyunun kaderine
kelimeler tutuştu birden yıllar sonra
derin acılar öyledir
sabırla parlatır incisini
sinsidir şiir pek bilinmez
büyük harfle başlayınca hüzün
dudakları eşkıya başı dumanlı
gelinlerin perçeminde gece yarıları
yarı çıplak gezer
yılkı atları ölümü göze almayı bilir
bir kısa es o koyar iki yüzyıl arasına bazen
acemi duygular karışmasın diye hiçbir dilde
kentlerin köprülerini hızla geçer köşede işemek için yeryüzüne
bitmiş miydi kelimeler
kuşkuyla açtı bir daha umutsuzluğun kapısını
bir tek kendi kalmıştı inandığı bir de çocuklar
neden yazar insan dün ve yarın olmasa bugün neye yarar
bir aşina sebep aradı unutmamak için onu içine tanıttı
sahi kimdi bu her sözün peşine ölümüne koşan
gözlerinde o hep acemi kuşku
karada vurgun yemiş
misinasız balıkçı
kimdi bu mahallenin tanıdık delisi
kimdi şiir
Yelda Karataş
Ocak, 2004