Adımınızı attığınız anda kadim uygarlıkların izini gösteren Tiflis’in tiyatro festivali Georgian Show Case, pandemiden sonra nihayet bu Eylül ayında tekrar gerçekleştirildi. Benim de 2019 yılından sonra tekrar katılma şansı bulduğum program dolu dolu, birbirinden ilginç ve kaliteli oyunlardan oluşturulmuştu. Gün içinde bazen 2 ya da 3 oyun izlemek bir yana, oyunların sahnelendiği mekanları keşfetmek de eşsiz bir deneyim oldu. Devlet ve şehir tiyatrolarının yanı sıra alternatif mekanlarda da yer alan oyunların izini sürerek Gürcistan’ın tiyatro kültürünün ne kadar yerleşik olduğunu fark etmek mümkün. Geçmişin izleri korunarak restore edilmiş bakımlı ve görkemli tiyatro binaları bugünün dinamizmiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Buruk bir saygı duymamak elde değil; nitekim Türkiye’de durumun farklı olduğunu biliyoruz. Ekonomik koşullar yetersizken, devletin de destek vermediği tiyatro sanatını var etmenin, geliştirmenin ya da yaymanın ne kadar zor olduğu gerçeği içimizi acıtıyor.
Tiflis Tiyatro Festivali programı her zamanki gibi çok kaliteli oyunların yer aldığı, oldukça iyi düzenlenmiş bir organizasyon. Tiflis’te 80’den fazla dramatik tiyatro salonunun yanı sıra, önemli kukla tiyatroları ve operalar da var. Dünyanın bir çok önemli merkezinde de devam ettikleri faaliyetleri 50 yıldır sürüyor ve onlara pek çok uluslararası ödül kazandırıyor. Ayrıca 2014’ten beri modern tiyatro sanatı merkezi kurularak genç yazarlara ve yönetmenlere profesyonel yaşamlarında destek veriliyor.
Çoğunlukla genç inisiyatifler tarafından kullanılan, oldukça çarpıcı alternatif sahnelerden kimi şehrin biraz dışında olsa da, eski tiyatro binalarının çoğu merkezi bir alanda ve birbirlerine yürüme mesafesinde. Bunlardan en görkemlileri ve dünya çapında takdir gören kukla tiyatroları, Gürcü kurucu liderin adını taşıyan Davit Agmaşenebeli Bulvarı’nda yer alıyor. Rustaveli Caddesi’nde, uluslararası öneme sahip Drama Theater of Shota Rustaveli ise adını 12-13. Yy’da Gürcü krallığının altın çağında yaşamış ve Gürcü edebiyatının destansı baş yapıtı Kaplan Postlu Şövalye’yi yazmış Şota Rustaveli’den alıyor. Yıllar önce Türkiye’ye gelip, Bakırköy Tiyatrosu’nda Antigone oyununu sahneye koyan ünlü yönetmen Robert Sturua da bu tiyatronun kadrosunda.
Şota Rustaveli Tiyatrosu’nun yanı sıra Devlet Film Enstitüsü’nde de tiyatro eğitimleri veriliyor. Okulun mezunları Gürcü kültürüne 20. yy’da pek çok katkıda bulunmuşlar. 2005 yılında ise bu iki kurum birleşerek bir sanat üniversitesi açılmış. Şota Rustaveli Tiyatro ve Film Üniversitesi olarak hala eğitimlerini sürdürmektedirler. Müzikal tiyatro, kukla ve pandomim oyunculuğu, drama film ve TV yönetmenliği, görüntü yönetmenliği, tiyatro ve film eleştirmenliği ve koreografi alanında profesyoneller yetiştiriliyor.
Farklı Bir Yorum: Oidipus
Oidipus’u yeni restore edilmiş oldukça görkemli bir tiyatro salonu olan Tiflis Şehir Tiyatrosu’nda izleme şansım oldu. Geçirdiği büyük bir yangın sonrası yenilenen binanın giriş tavanında yangının bıraktığı izler olduğu gibi saklanmış. Bu çarpıcı karşılamadan sonra fuaye alanında görülen sanatsal yerleştirmeler de oldukça etkileyici. Ana alanda ünlü görsel sanatçı ve tiyatro sanat yönetmeni Tamar Kvesitadze’nin iki eseri bulunuyor. Bir tiyatro alanını süslemekten öte, disiplinlerin ortaklığının başarılı bir örneği…
Konusuyla psikanalizin de kuramsal temellerini örnekleyen Oidipus, Sofokles’in en bilinen oyunlarından biridir. Hikaye pek çoğumuzun bildiği gibi erkek çocuğun anneye cinsel yakınlığı ve babaya duyduğu yok edici nefret üzerine kuruludur. Yine de Sofokles metnin arka planında toplumsal rollerin çatışmaları ve yazgı üzerine de odaklanır. Aristoteles ise, kader kaçınılmaz ise yazgıya etki eden faktörler Oidipus’un kendisi değil olaylardır, der. Anti demokratik bir anayasayı destekleyen dönemin iktidar sahipleri Delphi anlayışına karşıdır. Nitekim tapınakta verilen öğütler, bunların çıkarlarına uymaz.
Çağdaş tiyatronun en önemli isimlerinden biri olan ve bu alanda pek çok ödül sahibi yönetmen David Doiashvili’nin yönettiği Oedipus Tirannus, iki perdelik yaklaşık üç saatlik bir oyun. Oyuna dair her şey o kadar özenli ve görsel olarak o kadar estetik ki, dil faktörüne rağmen zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Yönetmen tarafından çağdaş bir yorumla sunulan oyunu, günümüz dünyasının farklı bir anlatımı olarak nitelenebilir. Oidipus karakterinin aşırılığı ve uğradığı yazgıyı kabullenişi bir yana halkına hizmet uğruna gösterdiği azim ve iradeyi de görürüz. Doğumundan itibaren kahinlerin biçtiği yazgıya rağmen doğruyu bulmak ve halkını beladan kurtarmak savaş verir. Oyundaki yorum ise bütün bu olgu ve çatışmaları Oidipus ve İokaste’nin derin aşkı üzerinden gerçekçi bir yaklaşımla anlatır.
Sahne tasarımında, sosyal medyanın görsel etkileri kullanılmış. Sahnede fiziksel olarak performansları devam eden oyuncuların, dev ekranda farklı bir perspektiften görüyoruz. Oidipus’un kendini kör etme sahnesinde, ekranı yavaş yavaş kaplayan kan oldukça çarpıcı. Kostümler ise yine çağdaş bir tasarıma sahip. Kumaş dokuları sahne ışıkları altında üçüncü bir boyut kazanıyor. Oidipus’un kral pelerini işlevsel olarak oyun boyunca farklı metaforik anlamlarda kullanılıyor. Yönetmen oyunu seyirci alanına da taşıyarak hem mekan duygusunu genişletiyor, hem de oyunu interaktif kılıyor.