FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Ulysses’in Gezileri: II. Kısım

Ulysses’in Gezileri: II. Kısım

Ulysses’in Gezileri: II. Kısım

 

Cemile Çakır

 

  1. Bölüm: Kalypso

Odysseia’nın 5. kitabında Odysseus, Ogygia adasında Kalypso’nun kölesi olmuştur. Athena Odysseus’u kurtarmak için Zeus’a başvurur. Kalypso istememesine karşın Odysseus’u gitmesine razı olur. 

Ulysses’te Odysseus Leopold Bloom’dur, Kalypso ise eşi Molly. Bloom karısına kahvaltı hazırlar, kediyi doyurur, kendisi için koyun böbreği almak üzere Mr O’rouke’un dükkanına gider. Oraya alışverişe gelen kıza takılır gözleri. Eve geldiğinde posta kutusunda kızları Milly’den kendisine bir mektup, Molly’ye bir kart, ayrıca karısına “Marion Bloom” adıyla bir kart gelmiştir. Kartları karısına verirken kimden geldiğini sorar. O da Blazes Boylan’ın kendisine turne programını getireceğini söyler. Molly, Boylan’ın organize ettiği turnelerde şarkı söylemektedir. Molly Bloom’a okuduğu kitaptan anlamadığı bir kelime sorar, metempsikos, (reenkarnasyon, ruh göçü). Daha sonraki bölümlerde Bloom ve en son bölümde de Molly bu kelimenin bozulmuş halini tekrarlar; met him pike hoses. Molly bir şeylerin yandığını söyleyince Bloom mutfağa iner, böbreğin azıcık yanmış kısmını kediye verir, kahvaltısını yapar ve kızı Milly’den gelen mektubu okur. Milly hafta sonu arkadaşları ile pikniğe gideceğini yazmıştır. Bloom onun erkek arkadaşı ile buluşacağını anlar. 

  1. Bölüm: Nilüfer Yiyenler

Odysseia kitabında dalgalar Odysseus ile adamlarını nilüfer yiyicilerin olduğu adaya sürükler. Orada Odysseus’un adamları nilüfer yemiş ve adanın güzelliğine kapılmış, memleketlerini unutmuşlardır. Odysseus adamlarını zorla sürükleyerek adadan uzaklaştırır.

Ulysses’te ise Bloom evden çıkar, postaneye gider, orada başka bir adla mektuplaştığı Martha’dan gelen mektubu alır. Yolda M’Coy’a rastlar. Onun da karısı Molly ile şarkı söylemekte, turnelere katılmaktadır. M’Coy Patrick Dingham’ın cenazesine gelemeyeceğini, ondan katılanlar listesine adını yazmasını ister. Bloom onun kendini lafa tutmasına sinirlenir. Konuşurlarken yoldan geçen kadına takılır gözleri. Ayrılınca Martha’dan gelen mektubu okur, zarfını yırtıp atar. Kiliseye gider. Rahip John Conmee’nin vaazını dinler. Rahip kutsal ekmeği kadınların ağzına verir. “İsa’nın bedeni” olan ekmeği yemek ona yamyamlığı çağrıştırır. Nilüfer yiyenler adası kilisedir. Kilise çıkışında eczaneye gider, Molly’nin istediği losyonun siparişini verir. Kendisi için bir sabun alır. Bantham Lyons’a rastlar. Lyons ondan at yarışlarına bakmak için elindeki gazeteyi ve bir tüyo ister. O ise gazeteyi verir, geri almak istemediğini belirtmek için “ at gitsin” der. Lyons yarışan atlar arasında At Gitsin adlı atı görünce bunu tüyo olarak anlar sevinçle koşarak gider. Bloom sonra Türk hamamına gider. 

  1. Bölüm: Hades

Odysseia’da, Kirke’nin adasına uğrayan Odyseus’a Kirke, ölüler ülkesi Hades’e gidip kör peygamber Teirias’ın ruhuna danışmasını söyler. Teirias, Odysseus’a asıl düşmanının Poseidon olduğunu, Güneş Tanrısı Helios’un adasına uğradıklarında asla sığırlarına dokunmamalarını, aksi takdirde hepsinin yok olacağını söyler. Odysseus Agamennon’un ruhuyla da karşılaşır. Agamennon Troya savaşı döndüşünde, karısının kurduğu tuzak sonucu öldürülmüştür. 

Ulysses’te ise Bloom, Martin Cunnigham, Stephen’in babası Simon Dedalus, Mr. Power ile birlikte cenaze arabasının ardından bir faytona binerler ve mezarlığa giderler. Yolda Stephen’i görürler Simon Dedalus Buck Mullingham’ın oğlunu yoldan çıkardığını düşünmektedir. İlerde Blazes Boylan’ı görürler. Bu Bloom’u rahatsız eder, aynı gün karısıyla buluşacağını bilmektedir. Arabada intihardan söz edilir ve intihar edenin korkak olduğu söylenir. Bloom sessiz kalır. İntihar edenlerin kilisede töreni bile yapılmaz. Eskiden kalplerine kazık saplarlarmış. Bloom’un babası intihar etmeden önce oğluna bir mektup bırakmıştır. Yolda İngiltere’ye götürülmek üzere olan bir inek sürüsüne rastlarlar. Bloom, şehir merkezinden mezarlığa tren hattı kurulması gerektiğini düşünmektedir, çünkü geçenlerde cenaze taşıyan araba devrilmiş, tabut açılmış, ceset yola düşmüştür. Mezarlıkta tabutun arkasından yürürlerken Martin Cunningham, Mr. Power’a Bloom’un yanında intihardan konuşmanın iyi olmadığını söyler. Mr. Power ise Bloom’un babasınının intiharından haberi olmadığını belirtir. 

Kilisede cenaze töreni. Rahibin her cenazede aynı latince duayı okuması. Cenaze dönüşü Corny Kelleher ve Ned Lambert Molly’den söz ederler. Bloom ise cesetlerin dikine gömüldüğü takdirde daha az yer kaplayacağını düşünür. Cenazeye katılanlar arasında Makintoş pardüseli bir vardır, kim olduğu bilinmez. Haines cenazeye katılanların isimlerini yazarken Bloom’a Hıristiyan ismin ne diye sorar. O da söyler ama ismi Boom şeklinde yanlış yazılmıştır. 

 

  1. Bölüm: Aiolos

Odysseia kitabında Odysseus rüzgarların bekçisi Aiolos’un adasına uğrar. Aiolos onu ağırlar, ve yardım etmek için bütün elverişsiz rüzgârları bir torbaya doldurup ağzını bağlar ve asla açmamalarını söyler. Odysseus torbayı gemide saklar. Tam İthaka’ya varmak üzereyken, Odysseus’un uyumasını fırsat bilen tayfalar, o torbada bir hazine saklandığını düşünürler ve torbayı açarlar. Serbest kalan rüzgârlar onları geriye sürükler. Bu kez Aiolos çok kızgındır ve onlara yardım etmez, Odysseus ve adamlarını kovar. 

Bu bölümde Bloom reklam vermek için gazeteye gider. Bir anahtar reklamıdır bu ve Bloom çarpı şeklinde yerleştirilmiş anahtar deseni düşünmektedir. Ona reklamın basılması için altı aylık abonelik şartını söylerler, o da bunu görüşmek üzere Mr. Keyes’i görmeye gider. Keyes iki aylık abonelik ve ayrıca bir de yazı ister. Gazete bu teklife olumlu bakmaz. Stephen de oradadır, okul müdürünün yazısını getirmiştir. Ona gazeteye yazmasını teklif ederler ama o reddeder.  Bu arada tartışmalar. Musa’nın Mısır’dan ayrılması ile İrlanda’nın İngiltere’den ayrılmasının benzerliği…

Bloom Nelson sütunun yanından geçer. Bu sırada iki rahibe kardeş, güç bela sütuna tırmanmışlar ve gözetleme yerinde ayaklarını sarkıtarak yedikleri erik çekirdeklerini aşağı tükürmektedirler. İngiltere’nin Napolyon’la savaş sırasının kahramanı Horatio Nelson’un heykelinin yer aldığı sütun, 1966 yılında İrlandalı cumhuriyetçilerin bombalaması sonucunda yıkılmıştır.  Heykele “tek kollu zani” derler, yani tecavüzcü. 

  1. Bölüm: Laistrygonlar

Odysseia’da Aiolos tarafından kovulan Odysseus adamlarıyla denize açılır. Laistrygonların adasına ulaşırlar. Odysseus’un adamları gemilerini körfeze sokarlar bir tek o, gemisini açıkta bekletir.  Diğer gemilerdeki tayfalar adadaki kızların cazibesine kapılırlar, kızlar onları adanın kralı yamyam Anthipathes’in barınağına götürürler. Anthipathes onları yer ve gemilerini batırır. Yalnızca Odysseus’un gemisindekiler kurtulur. 

Ulysses’te ise Bloom, yol boyunca yürür, nehirde bir kayık görünce, yüzen bir kayıkla reklam fikri gelir aklına. Molly ve kızı Milly’yi düşünürken yolda kocası kafayı sıyırmış olan Bayan Breen’e rastlar. Polislerin resmi törenini görür, Trinity Kolejindeyken polislerin gösteri yapan öğrencilere saldırısı sırasında zor kurtulduğunu hatırlar. Köylü kıyafetleri ile dolaşan şair George Russel’a rastlar. Acıkmıştır, bir lokantaya girer, oradakilerin yemek yeme tarzından midesi bulanır. Çıkar, başka bir yere gider ve orada rastladığı biri Molly’nin şarkı söyleyip söylemediğini sorması üzerine o da turneye çıkacağını söyler. Turneyi Boylan’ın organize etmesi, Molly’nin onunla gidecek olmasının dile gelmesi Bloom’u rahatsız eder. O, lokantadan çıkınca arkasından mason olduğu söylenir. Bir grupla içeri giren Bantham Lyons ise ondan tüyo aldığını söyler. Bloom yolda Penrose adlı, kör bir piyano akortcusu delikanlıya yardım eder. Boylan’ı görür, yolunu değiştirir.

  1. Bölüm: Skylla ve Kharybdis

 Odysseia’da Odysseus Hades’ten dönerken Kirke’nin adasına uğrar, Kirke ona birinde altı başlı canavar Skylla’nın her geçilen boğaz için bir tayfayı yutacağı geçidin, diğerinde ise kuşların bile geçemeyeceği bir girdap Kharybdis’in olduğunu söyler. Kirke ona, Skylla’nın bulunduğu geçitte kayalara yapışarak geçmesini, asla Skylla ile savaşmamasını söyler ama Odysseus onu dinlemez, savaşmaya kalkar, Skylla da onun bütün tayfalarını yutar. 

Ulysses’te ise Stephen, John Enlington ve Russel ile kütüphanededirlar. Shakespeare’den, özellikle Hamlet’ten; Hamlet’in Shakespeare’in kendisi mi, yoksa Essex kontu I. James mi olduğundan konuşurlar. Stephen, Platon’un şairleri devletinde istememesine gönderme yaparak Aristo ile Platon’dan hangisinin kendisini devletinden sürgün edeceğini sorar. Shakespeare kasabın oğludur. Shakespeare, gerçek hayatta tek oğlu on bir yaşında ölen Hamlet’ten esinlenmiştir, kendisi de oyunda Hamlet’in babasının ruhunu canlandırmıştır. Russel büyük şairin aile ilişkilerini kurcalamanın doğru olmadığını söylerken John Edington, Shakespeare’in karısının ruhuna saygı duymak gerektiğini vurgulayarak “dünya Shakespeare’in hata yapıp o hatadan mümkün olduğunca çabuk döndüğüne inanıyor,” der. Stephen’e göre ise, “dahi dediğin hata yapmaz, yanlışları bile isteyedir ve keşfin kapılarıdır.” 

Shakespeare ile karısının arası bozuktur ve yıllarca ayrı yaşamışlardır. Stephen, Hamlet’in çok kişisel bir oyun olduğunu ve Shakespeare’in oğlu olduğunu düşünmektedir. Ayrıca Shakespeare’in oyunlarının asıl yazarının Francis Bacon olduğu iddiası da ortaya atılmaktadır. Bu sırada Buck Mulligan da gelir, o da Oscar Wilde’ın Shakespeare’in sonelerini Willie Hughes adlı biri için yazdığı önerisini ortaya atar.  Mulligan özellikle Stephen olmak üzere herkesle dalga geçmektedir. Shakespeare 18 yaşında iken 26 yaşındaki Anne Hathaway ile evlenmiştir ama 11 yaşında oğlu Hamlet öldükten sonra karısını terk etmiştir. Vasiyetinde karısına ikinci en iyi yatağını bırakmıştır. Yatak önemlidir. Odysseus da geri döndüğünde karısı ondan emin olmak için yataklarının nasıl yapıldığını sormuştur. Stephen, Shakespeare’in babasının tefeci olduğunu, kendisinin de tefecilik yaptığını söyler. John Ellington’a göre Shakespeare cadı diye kadınların yakılmasına çanak tutmuştur.  Stephen ise onun Alman ürünü, İtalyan skandallarını cilalayan Fransız olduğunu söyler. Stephen’in babalığa tepkisi “babalık denen şeyin erkeklerin bildiği bir eylem olmadığını, ama Kilise’nin İtalyan aklının Meryem Ana’dan çok babalık üzerine kurulduğu” şeklinde olur. Ona göre Shakespeare, ressamların kendilerini tablolarının bir köşesine yerleştirmeleri gibi ailesini oyunlarında kullanmıştır. Hamlet hem baba, hem de oğuldur. Bu sırada Bloom reklam için gerekli anahtar resmini bulmak için kütüphaneye gelir.

Sonra Buck Mulligan’la Stephen çıkarlar. Mulligan İngiliz şiiriyle dalga geçmektedir. Yanlarından geçen Bloom’la da dalga geçer. 

  1. Bölüm: Gezen Kayalar

Gezen kayalar Odysseia’da yer almaz, Argo gemisinin yolculuğunda, Karadeniz’e çıkışta yer alan kayalar olarak betimlenir. Oddyseia’da yer alan ise Kirke’nin “Skylla ve Kharybdis geçidindeki sert azgın rüzgârlarla köpük köpük kaynayan sert akıntılardır. 

Ulysses’te ise gezen kayalar Dublin sokaklarında dolaşan insanlardır.

-Peder Conmee sokakta yürürken okuldan dönen çocuklara posta kutusuna atmaları için mektup verir. Şehri dolaşırken tanıdıkları ile selamlaşır. Kenar mahalledeki kilisesine giderken kadınların günah çıkarma sırasında kendisine söylediklerini düşünür. 

-Corny Kelleher cenaze levazımatçısıdır. Tahta bacaklı denizci “İngiltere için” diyerek dilenir. Pencerden bir kadın ona bozukluk atar. 

-Stephen’in kardeşleri evdedirler. Yiyecek bir şeyleri yoktur. Bir rahibenin verdiği bezelyeyi pişirmişlerdir. Stephen’in kitaplarını rehine vermek istemişler ama kimse para vermemiştir. 

-Blazes Boylan Molly için bir sepet hazırlatır, altta bir kavanoz ve bir şişe, üstte meyveler. Sepetin ne kadar tutacağını düşünüp endişelenirken satıcı kıza kur yapar. 

-Stephen içerde bir kadının dans ettiği bara bakar, yolda bir kitap tezgahında kendi kitaplarının satılık olduğunu görür. Kızkardeşi Dilly de oradadır ve Fransızca Öğreniyorum adlı bir kitap almıştır. Onun da hayali Fransa’ya gitmektir. Stephen ona kendi kitaplarının neden burada satıldığını sorar, o da “başka çaremiz yoktu” der. 

-Peder Cowley ile Simon Dedalus karşılaşırlar. Ev sahibi, rahibi icraya vermiştir. Cowley Ben Dollar’dan yardım ister. 

-Martin Cunningham ölen Patrick Dingham’im ailesi için yardım toplamaktadır. Bloom beş şilin verir. Onlar konuşurken İngiltere’nin İrlanda Valisi törenle geçer. 

-Buck Mulligan ile Haines bir kafededirler. Mulligan İrlanda Bağımsızlık kahramanlarından Parnell’in satranç oynayan kardeşini gösterir. Sonra da Stephen’in Shakespeare konuşmasını kaçırdığını söyler. Haines “Ne yazık ki Shakespeare dengesini yitirmiş bütün zihinlerin at koşturduğu bir aylaktır” der ve Stephen’in sabit fikirli olduğunu söyler. Mulligan da onun şair olamayacağını ama on yıl sonra çok önemli bir kitap yazacağını söyler. (James Joyce da Ulysses’i on yıl sonra, 32 yaşında yazmıştır.)

-Bloom’un buruşturup nehre attığı “Mesih geliyor” el ilanı akıntıda ilerlemektedir.

-Almidano Artifoni, Oscar Wilde’ın evinin önünden geçer. Arkasından kör biri gelmektedir. Stephen köre çarpar. Kör “Her kimsen Tanrı belanı vere, sensin asıl kör” der. 

-Dingham’ın oğlu domuz pirzolası alır, kasaptan çıkar, kadının ağlayarak kek yiyip çay içmesini seyretmek onun için can sıkıcıdır. Yürürken terzide kıyafetlerini prova ettiren iki boksör görür, sonra okul arkadaşlarına rastlar, Pazartesi gününe kadar okula gelmeyeceğini söyler onlara. Ölmeden önce babası ondan annesine iyi bakmasını istemiştir. Tabutun toprağa indirilişini, babasının küçücük kalmasına karşın tabutun büyüklüğüne şaşmıştır. Günah çıkardığı için babasının arafta olduğunu düşünür. 

-Vali Dudley Kontu William Humble ve eşi vilayet yemeğinden dönmektedirler. Yanlarında yarbay ve onun emireri vardır. Bir tören halinde ilerlerler. Vali halkı selamlar. Halkın kimi valiyi selamlarken kimileri de dil çıkartır. Simon Dedalus şapkasını çıkararak selam verir, Gerty Mac Dowel valiyi görmek ister ama geç kalmıştır. Poddle de valiye dilini çıkarır, genç Dingham valiyi selamlar. Makintoş pardesülü bir adam valinin arabasının önünden son anda karşıya geçer. Gezen kayalar Dublinlilerdir, Argo gemisi ise valinin konvoyu. 

 

  1. Bölüm: Sirenler

Odysseia’nın 12. kitabında Kirke, Odysseus’a Sirenlerin adasından söz eder. Sirenler şarkılarıyla herkesi çıldırtmaktadır. Odysseus’a adamlarının kulaklarını balmumuyla tıkamasını, eğer kendisi onların şarkılarını duymak istiyorsa, tayfalarına kendisini geminin direğine sımsıkı bağlamalarını, ancak adadan uzaklaştıktan sonra çözmelerini söyler. O da bunları yapar. Adanın yakınından geçerlerken sirenler onu kıyıya çağırırlar, eğer gelirse geleceğini öğreneceğini söylerler. Odysseus adamlarına kendisini çözmelerini söylese de hiçbiri duymaz. Böylelikle kurtulurlar. 

Ulysses’de ise bir otelin lobisinde Bayan Douce ve Bayan Kenedy vali arabasının geçişini izlerler. İçeriye Simon Dedalus girer. Bayan Douce tatilden dönmüştür, güneşte yanmıştır. S. Dedalus ona kur yapar. Sonra Lenehan gelir, Boylan’ın uğrayıp uğramadığını sorar, uğramamıştır. “Lenehan Dedalus’a “meşhur bir babanın meşhur oğlundan” selam getirdiğini söyler, yani Stephen’dan. 

Kör piyano akortçusu uğramıştır. Olağanüstü güzel çalmaktadır. Boylan uğrar, gözlerini Bayan Douce’tan alamamaktadır. Ondan jartiyerini şaklatmasını ister, o da yapar. Boylan çıkar. Dedalus’tan bir şarkı isterler. O da söyler, Bloom müzik sesini duyar otele gelir. Ben Dollar çalar Dedalus söyler. Peder Cowley de oradadır. Molly’den konuşurlar. Şarkı söylenirken Bloom köşede yemeğini yemektedir ve şarkıdan çok etkilenmiştir. Önce Martha’yı düşünür sonra Molly’yi. O sırada Boylan ile Molly buluşmaya gitmiştir. Bloom Martha’ya mektup yazmak için garson kızdan kağıt kalem ister. Richy ona reklam metni mi yazdığını sorar, o da evet der. Burada sirenler Simon Dedalus ve Ben Dollard’ın müziğidir. Bloom müziği dinlerken aklı Boylan ve Molly’dedir. Sonra Martha’ya yazdığı mektubu göndermek için çıkar.

  1. Bölüm: Kykloplar. 

Odysseia’da Odysseus ve tayfaları kyklopların adasına gider. Dolaşırlarken içi yiyecek dolu bir mağara bulurlar. Bu, Poseidon’un oğulları tepegöz Kykloplardan Polyphemos’un mağarasıdır. Mağarasına koyun sürüsüyle döner, içerden kapının önüne kocaman bir kaya dayar ve onları bularak Odysseus’un adamlarından ikisini yer. İsminin Hiçkimse olduğunu söyleyen Odysseus onu şarapla sarhoş eder ve yanan bir odunu gözüne batırır. Çığlıklarını duyan diğer Kykloplar sana bunu kim yaptı diye sorduklarında o da “hiçkimse” diye yanıtlayınca diğerleri yardım etmek yerine geri dönerler. Sabah olunca Polyphemos koyunlarını dışarı çıkarmak üzere kapıyı açar. Odysseus ve adamları her biri bir koyunun altına saklanarak dışarı çıkarlar, gemilerine koşarlar. Odysseus kurtulunca gurura kapılır, adının Odysseus olduğunu haykırır. Polyphemon kocaman bir kayayı arkalarından fırlatsa da isabet ettiremez. Kykloplar babalarından yardım isterler. Poseidon da Odysseus’tan öç almaya, onun eve dönüşünü geciktirmeye karar verir. 

Ulysses’in bu bölümünde bir anlatıcı, Joe, bir de vatandaş var. Joe silah zoruyla alacak toplayan biridir. Hırsızlığıyla tanınan Geraghty de onlara katılır. Salaş bir bara girerler ve kendilerine içki ısmarlayacak birisini beklerler. Mekan sahibi Terry, Bloom’un Bantham Lyons’a verdiği “At Gitsin” tiyosunu öğrenince o da o ata oynamış ve kazanmıştır. Onlara içki ısmarlar. Patrick Dingham’ın ölümünden bahsederlerken içeriye Bloom girer. Vatandaş onu içeri davet eder, o ise Martin Cunningham’ı aradığını, Patrick Dingham’ın sigorta işini konuşacaklarını söyler. İçki teklif ederler, kabul etmez, ama bir puro alır. İdamdan konuşulur Bloom bilimsel açıklamalar yapar, bu da cahil güruhta tepkiye yol açar. Anlatılan idam hikayesinde, idam olacak adamın sevgilisi gelir, aşkla kucaklaşırlar, bu sırada izleyicilerden biri, Oxford öğrencisi kadına evlenme teklif eder, kadın da kabul eder. Vatandaş, Terry’nin köpeğiyle oynar. Boylan’ın katıldığı boks maçı ve onun düzenlediği turne ile Molly konuşulur. Vatandaş, Yahudiler için “evimde yabancı istemiyorum, onları buraya zani kadın Victoria ile aşığı Albert getirdi” der. İçeri giren Lenehan üzgündür. At yarışlarında Sceptre’ye oynamış, Boylan’ın da Molly adına o ata oynamasını sağlamıştır ve kaybetmişlerdir. At Gitsin ise bire yirmi kazanmıştır. Bloom bütün milletlerin tarihinin zulüm üzerine kurulu olduğunu söyler. John Wyse ona “sen milletin ne olduğunu biliyor musun?” diye sorar, o da “aynı yerde yaşayan insanlar” der. Vatandaş ona “Senin milletin ne?” diye sorunca “İrlanda” der sonra da ekler: “Benim de ait olduğum başka bir ırk var”. Bardan çıkar. Onun ardından Martin Cunningham gelir. Herkes Bloom’un ardından, onun Yahudiliğinden konuşmaktadır. Ayrıca onlara içki ısmarlamamıştır. Bu arada Rahip O’flyn gelir, barı ve yiyecekleri kutsar. Cunningham’ın orada olduğunu öğrenen Bloom koşarak geri gelir. İçerdekiler ona kin duymaktadır. Cunningham durumun hoş olmadığını sezer “haydi kalkalım,” der. O, Bloom ve Jack Power birlikte çıkarlar. Vatandaş yalpalayarak Bloom’un arkasından koşar, “Yav yav yav, şak şak şak, İsrail çok yavşak” diye tempo tutar. Blom giderken arkasını döner “Mendelson Yahudiydi, Karl Marks Yahudiydi, Spinoza da. İsa ve babası da Yahudiydi. Tanrınız benim gibi Yahudiydi” diye seslenir. Vatandaş onun arkasından büsküvi kutusunu fırlatır, köpeğe de onu yakalaması komutunu verir ama o sırada onların bindiği fayton da hareket etmiştir. 

 

  1. Bölüm: Nausikaa 

Odysseia’da, Poseidon’un fırtınaları sonucunda Odysseus’un gemisi batar ve kendini bir adada, nehir ağzında bulur. O sırada adanın prensesi Nausikaa, nedimeleriyle birlikte nehirde çamaşır yıkayıp oynamaktadırlar. Nausikaa Odysseus’u görür ve onu sarayına götürür. Odysseus başından geçenleri anlatınca Nausikaa ve babası onu İthaka’ya gönderirler. 

Akşam güneş batmak üzereyken 4 yaşında ikizleri ile Çıtkırıldım Caffrey, dokuz aylık bebeğinin arabasıyla Edy Boardman kıyıda sohbet etmektedirler. Onlarla birlikte sahile gelmiş olan Gerty MacDowel ise bir kayanın üzerinde oturmaktadır. İkizler kavga ederler.  Gerty sosyetik kadın dergilerinden çıkmış gibi güzeldir, kendisini arkadaşlarından çok farklı görmektedir. Onların sohbetlerinden, çocukların kavgalarından uzak hayallere dalmıştır. Her gün evlerinin önünden bisikletiyle geçen delikanlıya aşıktır ama delikanlının babası onun tıp fakültesini kazanmasının ardından, evde kalıp ders çalışmasını istemektedir. Ayrıca oğlan Protestan, Gerty ise Katolik’tir. 17 yaşındadır, kadın dergilerinin önerdiği şekilde giyinir, yapmacık, batıl inançlı biridir, arkadaşlarını kıskandırmak istemektedir. Çıtkırıldım Caffrey ise neşeli, komik ve cesurdur. Bir keresinde babasının elbisesini giymiş, sahte bıyık takıp sigara içerek sokağa çıkmıştır. O sırada hemen arkada bulunan kilisede misyoner Hughes’in içki bağımlılığına karşı düzenledikleri toplantının sesi onlara kadar gelmektedir. Gerty’nin babası da alkoliktir, içip içip evde şiddet uygulamaktadır. Bu sırada ikizlerden biri topa çok hızlı vurur, top kayalıklara gider. Orada bir adam vardır; Bloom. Çıtkırıldım Bloom’dan topu atmasını ister.  Bloom topa tekme vurur ama top ikizler yerine Gerty’nin ayağının dibine düşer. Gerty topa vurarak ikizlere gönderir. Bloom’u görünce onun hayalindeki erkek olduğunu düşünmeye başlar. İkizlerin ve arkadaşlarının bir an önce gidip kendisini yalnız bırakmalarını ister. Çıtkırıldım Bloom’a saati sorar ama Bloom’un saati 4’te, tam da Boylan ile Molly’nin buluşacakları saatte durmuştur. Güneş batmak üzere olduğuna göre sekiz olmalıdır. Edy ve Çıtkırıldım çocukları toplayıp gitmeye hazırlanır. Gerty, Bloom’a bakar, Bloom da ona bakarak mastürbasyon yapar. Bu arada havai fişekler patlamaktadır, Gerty havai fişekleri görme bahanesiyle geri eğilerek bacaklarını açıp Bloom’a gösterir. Çıtkırıldım, Gerty’ye “haydi gidiyoruz” diye seslenir, o da parfüm damlatıp göğsünün arasına koyduğu pamuğu Bloom’a sallar, Bloom o kokuyu alır. Gerty yürümeye başlayınca Bloom onun topalladığını görür az önce onu heyecanlandıran kadının yerini acıdığı biri almıştır.. 

Bölüm 14: Güneş Tanrısının Kutsal Sığırları

Oddyseia’da Odysseus, Zeus’un oğlu, güneş tanrısı Helios’un adasına varır. Kirke onu Helios’un sığırlarına asla dokunmamaları konusunda uyarmıştır. Tayfalar kıyıya vardıklarında Odysseus’un uyarısını dinlemez, onun uyumasını fırsat bilip Helios’un sığırlarından bir ziyafete yetecek kadarını keserler. Odysseus uyandığında iş isten geçmiştir. Helios, Zeus’tan yardım ister, o da Odysseus’un gemisini batırır. 

 Ulysses’te ise Bloom doğum yapmak üzere olan Bayan Purefoy’u ziyaret için doğumevine gider. Kadının doğumu çok zordur ve o, üç gündür hastanedir. Hastane lokalinde tıp öğrencileri Dixon, Malachy ve Lynch ile Delgeç Costello, Lenehan’ın yanı sıra Stephen de oradadır ve çoktan sarhoş olmuşlardır. Bloom’a da içki ikram ederler. Konuları ölüm ve yaşamdır. Lynch o anda yönetimi ele aldığını, tıbbın insanın derdine deva olmadını söyler. Onlara göre böyle durumlarda bebek ölse de anne yaşamalıdır. Bloom’a sorarlar, o da ikisinin de yaşamasının iyi olduğunu söyler. On birinci gününde ölen oğlu Ruby’i hatırlar. Erkek çocuğu olmadığı için Stephen’e yakınlık duymakta onun serserilerin arasında kendini tüketmesine üzülmektedir. Joyce’un bir mektubunda yazdığına göre Bloom spermler, hemşireler yumurta, Stephen ise embriyodur. Cinsel ilişkiye girmeden ve aşermeden doğuran Meryem’den söz edilir. Hemşire onları sessiz olmaları için uyarır ama onlar aldırmazlar, bu kez Bloom onları uyarır. Dixon Stephen’e neden rahip olmaktan vazgeçtiğini sorar o da kendini istemdışı yoksulluğa adadığını söyler. Onlar tanrıyla dalga geçerlerken şiddetli bir gökgürültüsü duyulur. Delgeç Costelo çok korkmasına karşın yine de “tanrı çok içmiş” demekten kendini alamaz. Bloom onu yatıştırmak için gökgürültüsünün bilimsel açıklamasına girişir. Saat 10 sıralarında Buck Mulligan ile Alec Bannan yağmurdan ıslanmış halde içeri dalarlar. O sırada Bayan Purefoy’u doğum odasına alırlar, eğer bebek sağlıklı doğarsa bu dokuzuncu çocuğu olacaktır. Daha önce gazetede gördüğümüz Lenehan, şaklaban, vaktinin çoğunu serserilerle geçiren, karnı acıktığında parası olmadığı halde bir lokantaya dalıp karnını doyuran ve herkesi güldüren hikayeler anlattıktan sonra para vermeden çıkan biridir. O sırada şap hastalığı nedeniyle ineklerin hepsinin kesileceğinden söz ederler, Bloom ineklere acır. Burada İngiltere’nin hadım ettikten sonra İrlanda’ya gönderdiği boğaya hizmet etmek için çılgınca yarışa girme hikayesi vardır. Bu hikayede kastedilen II. Henry’dir. İslandalı kadınların boğaya tutkusu nedeniyle erkekler gemilere binip Amerika’ya giderler. Buck Mulligan ise hadım sorununa çözüm için Lambay adasının satın alınıp orada üreme çiftliği kuracağını, kendisinin de damızlık olmaya gönüllü olduğunu söyler. Burada alttan alta Bloom ile dalga geçmektedir. Hemşire gelip Bay Dixon’a bir şeyler söyler, o da doğumda görev almak üzere gider. Gençlerin, cinsel dürtüleri abartan konuşmaları Bloom’u rahatsız eder. Ona göre “kadın zarafetini tiye almak suretiyle kendilerine zeka biçenler ne aile terbiyesine sahiptirler ne de hatırı sayılır bir soyun temsilcisi olabilirlerdi.”

Sonunda hemşire doğumu müjdeler. Rahip anneyi ve çocuğu kutsar. Gençler doğum ve ölüm hakkında şakalaşırlarken elinde bir şişe ile Haines gelir saat 11’i on geçe istasyonda buluşacaklarını söyleyip ayrılır. O sırada gençler Yeşil Peri, yani absent içerler. Absent, içende halisünasyonlara neden olan sert bir içkidir. Stephen “Burke’in yerine” diye haykırarak ayağa kalkar, gençler onu takip ederler, Bloom da hemşireden anneye iyi dileklerini iletmesini söylemek için arkada kalır. Makintoşlu adam yeniden belirir. Emekli Bartle da derler ona, önceleri hali vakti yerindeymiş, genç bir kadınla evlenmiş, kadın bir başkası için onu terk edip gidince kafayı yemiştir. 

  1. Bölüm: Kirke

Odysseia’da Odysseus Kirke’nin adasına varır. Karaya çıkmadan önce o adamlarını ikiye ayırır. Eurlokhos önderliğindeki birinci grup karaya çıktığında Kirke, onun dışında bütün tayfaları domuza çevirir, Eurlokhos da kaçıp geri gelir durumu Odysseus’a bildirir. Odysseus bu kez tek başına Kirke’nin adasında karaya çıkar ama Hermes ona Kirke’nin büyüsünü engelleyecek sihirli bir bitki, yaban sarmısağı verir. Kirke ile karşlılaştığında büyü ona işlemez. Kirke de onun adamlarını yeniden insana çevirir ayrıca ona eve dönüş yolu için öğütler verir. 

 

Her bölümü farklı tarzda yazan Joyce bu bölümü piyes tarzında yazmıştır. Bu bölüm halüsinasyonlar ve gerçek arasında gidip gelmektedir. Hem absent Yeşil Peri’nin hem de suçluluk duygusunun etkisidir bu. 

Sahne, Dublin’in yoksul mahallelerinde başlar, yoldan geçenlerle dalga geçen çocuklar, çöp tenekesini karıştıranlar, sarhoşlar, iki gece bekçisi ve batakhaneler arasında dolaşan insanlar. Er Carr ile Er Crompton sokaktadır, Stephen asasıyla havaya daireler çizerek ilerlerken ilahiler okur. Genelev patroniçesi onu ve Lynch’i içeri çağırır. Lynch bir sokak köpeğini tekmeler. Daha önce sahilde gördüğümüz ikizler havagazı direğine sarılıp oynamaktadırlar. Bloom bir kasaba girer ve bir elinde domuz paçası, öbür elinde biber soslu koyun paçası çıkar. İlerde yangın çıkmıştır, itfaiye araçları oraya gitmektedirler. Bloom tramvay altında kalmaktan son anda kurtulmasını cebinde bulunan annesinin ona verdiği, neredeyse kurumuş patatese borçlu olduğunu düşünür (Odysseus’un sihirli yaban sarmısağına gönderme.) O sırada yerden doğrulan birisi belirir, bu onun babası Virag’dır. Babasının ruhu onu sarhoşlarla takılmak, paralarını çarçur etmekle suçlar. Sonra annesi Ellen Bloom belirir. Molly ise bir devenin yanında Arap kadını kıyafetindedir. Molly’den önce flört ettiği, ayrıca Molly’nin de arkadaşı olan Bayan Breen çıkar ortaya. Bloom onunla gittiği pikniği hatırlar. Az ilerde iki sokak köpeği belirir, Bloom elindekileri köpeklere verir. Gece bekçileri onu köpeğe eziyetten sorgulamaya kalkarlar, o da adını diş doktoru Bloom olarak söyler. Mahkemeye çıkarılır, hizmetçileri olan kadın da Bloom’un kendisine sarkıntılık ettiğini söyler. Bir de kova davası vardır, çok sıkışan Bloom sıvacının kovasına hacetini gidermiştir. Bu arada başka kadınlar da çıkar, Bloom’un kendilerine çirkin tekliflerde bulunduğunu söylerler. J.J.O Molloy onu savunur. O sırada Patrick Dingham’ın ruhuna bürünmüş bir köpek orataya çıkar, Metempsikos, ruhgöçü…

Sonra Bloom genelevin kapısında Zoe ile karşılaşır, Zoe elini Bloom’un cebine sokar, onun annesinden kalma sihirli patatesini alır ve onu içeri götürür. Genelev sahibi Bella Kohen gelir, Bloom onun ayakkabısının bağcıklarını bağlar. Bella, Bello olur, artık Bloom’a egemen olmuştur. Ona hem bir domuz hem de köle kadın muamelesi yapar. Çeşitli işkencelere Bloom karşı koyamaz, artık en kirli işler de ona verilmiş, genelevde satılık bir kadına dönüştürülmüştür. Blazes Boylan belirir, Molly ile birlikte olurken kapıdan Bloom’un izlemesini ister. Bloom dışarı çıkar. Sonra Zoe’den patatesini geri ister, o da verir. Sihirini yeniden ele geçirince Bloom kendi kişiliğine geri döner. Bu arada sarhoş Stephen bütün parasını Bella’ya vermiştir. Bloom araya girer ve Bella’dan paranın fazla kısmını geri alır. Stephen’in sarhoşluğunu bildiğinden parayı sonra vermek üzere saklar. 

Stephen iyice kendinden geçmiştir, Zoe ve diğer kadınlarla dans eder. Bu sırada annesinin ruhu belirir ve ondan dua etmesini ister. Stephen bunun entellektüel bilinçaltının bir oyunu olduğunu söyler ve elindeki asasıyla lambaya vurur. Bella polis çağırır, Bloom araya girer, aslında lambanın hasarı o kadar  önemli değildir. Bloom lambanın parasını öder. Stephen dışarı çıkmıştır, Bloom da elinde onun asasıyla arkasından koşar. Ardından onu taşlarlar. O sırada bir fahişe, Stephen’i askerlere şikayet eder. Askerler Stephen’in üzerine yürür ama o onlara felsefi konuşmalar yapmaktadır. Bloom askerlere onu tanıdığını, efendi biri olduğunu,  absenti fazla kaçırdığını söyler. Er, Carr Stephen’e yumruğu indirir ve o da yere serilir. O sırada iki bekçi gelir, bekçiler toplanan kalabalığı dağıtır, o sırada geneleve gelen Corny Kelleher araya girer ve bekçilerin olayı kayda almasını engeller. O da at yarışında kaybedince arkadaşlarıyla içmiş, şimdi de Bella’nın yerine gelmiştir. Stephen’in yarası olmadığını anlayınca oradan ayrılır. 

Yeats’den şiir okumayan Stephen’i ayıltıp ayağa kaldırmaya çalışınca Bloom onun yüzünde kendi oğlu Ruby’nin hayalini görür. O da elinde bir kitap tutmakta ve okumaktadır. 



Ana Bölüm 3: Eve Dönüş

  1. Bölüm: Eumanios

Odysseia’da, tek başına İthaka’ya dönen Odysseus hemen evine gitmez. Agemennon gibi dönüşte tuzağa düşürülmekten korktuğu için Athena onu dilenci kılığına sokar ve yokluğunda ona sadık kalan domuz çobanı Eumanios’un barınağına gönderir. Odysseus çobana kendi kimliğini açıklar. O sırada oğlu Telemakhos da oraya gelir, baba oğul birbirine sarılırlar ve bir plan kurarak eve doğru yola çıkarlar. 

Ulysses’te ise Bloom Stephen’i yerden kaldırır, o bir şeyler içmek istediğini söyleyince geç saatte açık olan tek yer arabacılar barınağına gitmek üzere yola koyulurlar. O saatte hiç fayton yoktur. Bloom, Stephen’e kötü yerlere gitmemesi, kendini içkiye fazla kaptırmaması konusunda öğütler verir. Corny Kelleher gelmemiş olsaydı kendini hapiste de bulabilirdi. Ayrıca arkadaşlarından Lynch hariç hepsi onu yalnız bırakmıştır. Yolda babasının arkadaşı Corley’ye rastlarlar. Corley, Stephen’den kendisine iş bulması için yalvarır. O da ona pazartesi günü ders verdiği okula gitmesini, orada öğretmenlik için boş yer olacağını söyler (kendi konumu). Corley’in istediği ise onun Boylan’a rica edip ona reklam tabelaları taşıma işi bulmasıdır. Kızkardeşine daha önce para vermeyen Stephen ona vermek üzere cebinde para arar ama ancak yarım kron bozukluk bulur ve verir.  

 

  1. Bölüm: İthaka

Odyssea’da Telemakhos ve dilenci kılığına girmiş Odysseus ayrı ayrı yollardan eve dönerler. Penelope’un taliplileri Odysseus’un yayını kimin çekebileceği yarışına girerler ama hiçbiri başaramaz. Dilenci kılığındaki Odysseus yayı alır, yerine geçmek isteyen taliplerin hepsini öldürür. Bütün bunlar olurken Penelope uykudadır. 

Ulysses’te ise Bloom ve Stephen eve giderlerken sohbet ederler. İkisi de müziğe ilgi duymakta; dini inanca, milliyetçiliğe, sosyal ve ahlaki doktrinlere mesafeli durmaktadırlar. Evin önüne geldiklerinde Bloom anahtarı bulmak için elini cebine atar ama anahtar öbür pantolonunun cebinde kalmıştır. O da iki metre yükseklikteki parmaklıklara tırmanıp mutfak kapısının önüne atlar. Stephen’i mutfağa alır. Bloom, Stephen’e yıkanmasını teklif eder, o ise reddeder, son banyosunu dokuz ay önce yapmıştır. Joyce ikisini karşılaştırır; Bloom olaylara bilimsel bakar, daha aklı selim yaşamayı yeğlerken, Stephen olaylara sanatsal bakmakta ve bir serseri hayatı sürmektedir. Bloom, Molly’nin entellektüel olarak geri olduğunu düşünmektedir. Molly, basit, pembe romanlar dışında kitap okumaz, Quebec şehrinin ilk harfini sorar, hesapları parmağını sayarak yapar, sözcükleri yanlış telaffuz eder, methempsikos’u met him pike hoses olarak telaffuz eder. Bloom karısının cahilliğini gidermek için çok çaba sarfetmiş ama başarılı olamamıştır. Stephen’den Molly’ye ders vermesini, kızı Milly’nin odasında kalmasını önerir ama o bunu redddeder. Bloom genelev sahibinin elinden kurtardığı Stephen’in parasını ona verir. Stephen ve Bloom evin bahçe kapısından dışarı çıkarlar. Dışarda dolunay vardır ve bunu Molly’nin gölgesi olarak algılarlar. Sonra sidik yarışı başlar. Bloom daha uzağa, Stephen ise daha yükseğe işer. Stephen gecenin içinde kaybolur. (James Joyce’un İrlanda’yı terk etmesine gönderme)…

Bloom geri döner, odasına girerken kafasını kapının çıkıntısna vurur. Her gün yaptığı gibi harcamalarını yazar. Bir kır evi almayı hayal etmektedir. Önce amele, sonra sırasıyla çiftçi, bölge sulh hakimi olmayı hayal eder; bu konuma geldiğinde bütün suistimalleri ortadan kaldıracaktır, adil bir düzen kuracaktır. Bu hayallerin onu cinayet işlemekten ya da intihar etmekten alıkoyduğunu düşünür. Bir de gizli çekmecesindekileri her gece yatmadan gözden geçirir; kızının ona verdiği hediyeler, Martha’dan gelen mektuplar… ve o gün aldığı mektubu da çekmeceye koyar. İkinci çekmecede hayat sigortası poliçesi, babası Rudolpf Virag’ın Bloom soyadını aldığı gazete ilanı ve ona bıraktığı intihar mektubu. Babası öldükten sonra çok zorluklar çekmiş, çeşitli işlere girip çıkmış, hatta bir dönem dilenmişti. Sonra yatağa girer, Molly ile  ayaklı başlı yatmaktadır, karısının ilişkide olabileceği erkekleri düşünür, onu en çok rahatsız eden Blazes Boylan’dır. 

Bu bölümün sonunda kocaman bir nokta vardır, kitabın asıl sonu budur. Joyce, Penelope bölümünü bu bölümden önce yazmış olmasına karşın sona koymuştur. 

  1. Bölüm Penelope

Odyssea’da, Penelope’u Odysseus’un sütannesi Eurikleia uyandırır, Odysseus’un döndüğünü ve talipleri öldürdüğünü söyler. O ise dilenci kılıklı Odysseus’u tanımaz ve onu sınamak için yatak odasındaki karyolanın nasıl yapıldığını sorar, Odysseus karyolayı bir incir ağacı köküne yapmış olduğunu söyleyince inanır. 

Bu bölüm Penelope yani Molly’nin monoloğundan oluşmaktadır. Metinde hiçbir noktalama işareti, cümle başı ve sonu yoktur. Molly, Bloom’un kendisini hizmetçi de dahil çok sayıda kadınla aldattığını düşünmektedir. Kendisi de çok sayıda erkekle yakın ilişkide bulunmuştur. En çok Boylan’ı hatırlar ve onu çok kaba bulur. Turne sırasında tren yolcuğunda, Belfast’ta birlikte geçirecekleri zamanı, yeni kumaşlar alacağını, herkesin onları evli sanacağını aklından geçirir. Bloom’la ilk buluşmaları, ilk sevişmelerini hatırlar. Doğduğu yer olan Cebelitarık’ta on yaşındayken ABD başkanı Ulysses Grant’ın gelişini, konsolosun başkanı karşılama törenini, bir subayla vedalaşma anını, 12 yaşındayken tanıştığı bir askere bir soyluyla nişanlı olduğunu söylemesini… Sonra kızı Milly’yi aklından geçirir. Bir keresinde ona tokat atmıştır, Bloom’la arası daha iyidir kızı Milly’nin. Sonra Bloom’un eve getirdiği babasının miras bıraktığı köpeğe söylenmesi, Stephen’i kirli mutfağa davet etmesi… Ya sobanın üzerinde donları asılı olsaydı. Ayak ucunda uyuyan Bloom’a bakar, onun Stephen’e kendi fotoğrafını göstermesine içerler, Stephen’i düşünür. Sabah baktığı falda çıkan o mudur acaba? Aralarında çok yaş farkı yoktur, onun genç ve temiz biri olduğunu varsayar oysa Stephen dokuz aydır yıkanmamıştır. Dünyayı kadınlar yönetse daha iyi olacağı, kadınların birbirlerini boğazlamayacağı düşüncesi geçer aklından. Öldüğünde oğluna ördüğü hırkayı giydirmiştir. O günden sonra da Bloom ile cinsel ilişki yaşayamamışlardır. Bloom’la ilk sevişme anlarını ve onun kendisine evlenme teklifini hatırlar. “Bir adam ömrünü kadını için hiçbir karşılık beklemeden feda ediyorsa, gerçek aşk budur.” Ona kahvaltı hazırlamayı hayal eder ve evet der, evet…



James Joyse

 

Roman bu “evet”le sona erer. Metempsikoz gerçekleşir, başlangıçta Kalypso olan Molly artık, kocasına sadık, onu bekleyen bir kadına dönmüştür. Evden çeşitli maceralar için çıkan Bloom ise geri dönmüştür. 

 

Kapak resmi: John William Waterhouse (Ulysses and the Sirens. 1891)

Picture of Cemile Çakır

Cemile Çakır

Tüm Yazıları