Canı iyice sıkılmakta olan adam rahat bir nefes almak umuduyla odasının penceresine doğru yürüdü. Pencereyi araladı ve camı açtı. Gözü ilk olarak karşı apartmandaki pencereye ilişti. İçeride bir kadın sandalyesinde oturmuş dışarıyı izliyordu. Derken kadının odasına bir adam girdi. Ağlamaklı bir hali vardı. İçeride rahatsız edici bir şarkı çalıyordu. Adam müziğin geldiği yeri buldu, ona doğru ilerledi ve sesini kıstı. Bunu fark eden kadın adama doğru döndü ve şaşırarak oturduğu yerden kalktı.
Kadın “Efendim sonunda geldiniz!” dedi. Adam “Başka bakacak yerim kalmamıştı.” dedi. Kadın “Yorulmuş olmalısın o halde.” dedi. Adam “Bu denklemden silinip çıkmayı, yok olmayı isteyecek kadar.”. Kadın sordu “Peki burayı nasıl buldun?” “Bu kalabalık seslerin arasında önceleri yolumu hiç bulamıyordum. Fark ettim ki nereye gitsem sabit kalan tek bir şarkı vardı. O şarkı beni buraya getirdi. Artık bu şarkı bitsin istiyorum.” adamın sesi titriyordu. Kadın “Korkma, artık burada güvendesin. Bu şarkıyı aslında yıllardır sen yazıyorsun ve artık yok olmayı isteme sebeplerinden biri haline geldi. Çünkü kendi şarkını artık anlayamıyorsun. Sana verilen her şeyle şarkının sözlerine müdahale ettin ve sonunda kendin olmayı unuttun.” dedi.
Adam “Galiba anlıyorum.” dedi, “Peki ya sen kimsin?”Kadın “Benim kim olduğum gerçeği yalnızca bana ait. Fakat şu anda karşında gördüğün sana ait olan bir suretim. Bu odada olan her şey sana ait. Buraya gelmene sebep olan da bu. Hisset, anla ve yaşa diye.” Kadın müziğin yanına gidip sesi iyice açtı. Ses artık eskisinden daha da şiddetliydi. Fakat adam artık üzgün değildi çünkü anlamaya başlamıştı. Şarkıya odaklandı ve anlattığını dinledi. Onunla eskiden olduğu gibi kavga etmeden yalnızca dinledi. Daha çok anladı. Artık hissediyordu. Ona izin vermeyen ne varsa gitmişti ve o artık özgürdü. İçinde sıcacık bir his vardı. Nihayet yaşaması için gerekli olan izni dışarıda aramasına gerek kalmamıştı. Bunu kendine verebiliyordu çünkü artık anlıyordu.
Gözlerini açtığında müzik yerini sakin bir melodiye bırakmıştı. Kadın odada yoktu, sandalyesi de gitmişti. Pencereden odaya hoş bir gün ışığı iniyordu. Dışarı bakmak üzere pencereye doğru yöneldi ve karşı apartmanda kendisine gülümseyen kendisiyle karşılaştı. O da gülümsedi.
Cevaplar alır başı gider
Sorulmayanın yükü durur
Hesaplar asırlardır bilmez
Son alacağı günü bulur