
Birnur Akan
Sevgili Femtrak takipçileri, aylardır bir yazı kaleme almadım, alamadım. Özrüm kabul olur mu? Nedeni şu; tekrar görsel sanatlara, yani esas alanıma yöneldim.Tuval, kâğıt, boya ile yaptığım denemelerin yanı sıra digital sanat yapmaya -hatta yapay zeka programlarını keşfetmeye daldım. Daha yolun çok başındayım ve binlerce uygulama var. Hepsine bulaşmaya niyetim yok, zaten ömür yetmez. Üstelik, herhangi bir basit çalışma için bile birden çok uygulama kullanmak gerekiyor. Görseli, fotoğrafı geliştirmek ayrı program; hareket katmak video haline getirmek ayrı program; konuşma, ses, müzik eklemek için ayrı program… ve her biri için de sayısız program alternatifi… Bu programların büyük çoğunluğu da ücretli. Ücretsiz deneme uygulamaları ise kısa süreli ve yapacakları sınırlı… Yine de mantığını kavramak için -ki bu da sanırım bizim kuşağın derdi- ücretsiz denemelere başladım. Bunu tek başıma değil, bir grupla yapıyorum ve deneyimlerimizi paylaşıyoruz, bir de bizden daha deneyimli yol göstericimiz var. Şimdilik işin eğlence kısmındayız. Hareketli, sesli hatta kendi sesimizle noel, yılbaşı kutlamalarını digital yapmak, daha gelişmiş avatar yaratmak, çekilmiş ya da eklemelerle yaratılmış grup fotoğrafımızda herkesi kendi sesiyle konuşturup, bir konuyu tartışmak gibi… Bitince eğlenceli oluyor ancak yaparken, akla karayı seçiyoruz. Yapana kadar tekrar tekrar başa dönüyoruz. Sabırlı olmak gerekiyor, bir de iyi yabancı dil bilmek. Mantık filan aramayıp, programın özelliklerini keşfetmek gerekiyor ama o kadar dallı budaklı ki, buna da zaman yetmiyor! Deneme yanılma imdada yetişiyor.
Evet, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin son yılına girdik. Bu yıl ve sonrasında doğanlar Beta kuşağı olarak değerlendirilecekler. Bizler daha Z ve Alfa kuşağını tam çözememişken; bizlerden çok farklı, çok baş döndürücü, çok hızlı ve gittikçe “yapaylaşan” bu dünyaya göz açan bu üç kuşak/jenerasyon ile anlaşmaya çalışmak ve aramızdaki uçurumu biraz olsun kapatmak istemez miyiz? Kimimiz çocuklarımız, kimimiz torunlarımız için… Sahip olduğumuz kimi güzel değerleri onlara aktarmanın bir yolu da onları anlamaktan ortak dil kullanmaktan geçecek, diye düşünüyorum.

Bu kuşaklar ile ilgili izlediğim bir sunumda, konuşmacı şöyle bir tespitte bulunmuştu. “Çocuklarınız, torunlarınız için klasik meslekleri istemekten, onları bu mesleklere yönlendirmekten vazgeçin. Digital dünya, tahminlerin üstünde bir boyutta ve olağanüstü bir hızla gelişiyor, gelişecek. Yapay zeka ve robotların kullanımı tüm alanlarda artacak, insanın kullanımı azalacak ve bazı meslekler önemini yitirecek, hatta yok olacak. Önemini yitirmeyecek ve vaz geçilemeyecek bir değer var; insanın yaratıcılığı. Bu yüzden, çocukları küçük yaşlardan itibaren yaratıcılıklarını geliştirecek düşünme sistemlerine ve aktivitelere yönlendirin.” Bu, böyle söylendiği, yazıldığı gibi öyle kolay olmayacak bir istek. İçinde bir çok paradigma, binlerce parametre… hatta geri bıraktırılmış ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için, çoğunluğun ulaşamayacağı olanaksızlıklar var.
Yazının başlığı biliyorum iddialı oldu. Üstelik bu konuda o kadar ahkam kesecek durumda da değilim. Her ne kadar, bu ülkede kompüter grafik video yapım şirketi kurmuş ilklerden biri de olsam, üzerinden geçen çeyrek asır, beni de aştı geçti. Hepimiz bilgisayar destekli özel efektlere, yaratılan fantastik evrenlere, olmayan ya da geçmişte varolan yaratıklara ya da uzaylılara… yarım asırdır ekranda ya da beyaz perdede görmeye aşinayız. Ama, sevdiğimiz hayran olduğumuz oyuncuların yerini de yapay zekayla üretilmiş oyuncular alacakmış desem, tepkiniz ne olur?
Şu anda en basit yapay bir yapay zeka programı bile (örneğin sürekli yeni versiyonu çıkan chatgpt) bir metin yazıyorsunuz, size resmini (şimdilik kötü bir ressam) yapıyor. Bir kaç kelime veriyorsunuz şiir yazıyor (bir zamanlar gazetede yayımlanan kimi şiirler gibi) istediğiniz tarzda beste yapıyor, hafızasındaki sizin ülkenizden bir şarkıcının sesini kullanarak şarkı söylüyor. Biraz fazla haşır neşir olursanız sizin huyunuzu suyunuz doğrultusunda kendini geliştiriyor. Hatta onu şaşırtırsanız “bunu daha çok beğeneceğini düşünüyorum” diye size yorumda bulunarak, farklı alternatif sunabiliyor.
Tartışmaya açık ‘yapay zeka ve sanat’ konusunu daha sonra ve daha kapsamlı ele almak isterim. Yaşamımda – ki azımsanmayacak bir süreç- edindiğim değerler ile geleceğin değerleri beynimin içinde ışık hızında çarpışıyor. Yapay zekadan hem nefret ediyorum, hem uzak kalamıyorum.
Femtrak’ın bu sayısına yazımı yetiştirmek için burada sonlandırıyorum.