FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

YARIM KALAN BİR HİKAYE; KÖY ENSTİTÜLERİ

YARIM KALAN BİR HİKAYE; KÖY ENSTİTÜLERİ

Geçtiğimiz yaz bir kitap fuarında babamın da mezunu olduğu “İlyas Küçükcan- Ülkeye Adanmışlıkta Köy Enstitüleri ve Çifteler Örneği” kitabıyla karşılaşmak beni çok heyecanlandırmıştı. İnsanın yıllar sonra babasının ismine bir kitapta rastlaması, babasının çocukluğuyla tanışması, hayatının en önemli dönüşümlerine tanıklık etmesi ve birlikte büyümesi tuhaf bir duygu, hem hüzünlü hem sevinçli…

Bu 17 Nisan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 83. yıl dönümü. O, Köy Enstitüleri ki sanatın ve bilimin gücüyle üreten, düşünen, okuyan, umut dolu çocuklar yetiştiren Cumhuriyetimizin ve eğitim sistemimizin en büyük ve en başarılı aydınlanma projesidir. “Ülkemizin geçmişindeki yarındır.” Eğitim sistemimizin akıl ve bilimden bu kadar uzaklaştığı, yoksulluğun derinleştiği ve yaygınlaştığı günümüzde çocuklarımızın karanlık ellerde nasıl heder olduğunu düşünürsek Köy Enstitülerinin ne müthiş ve mucizevi bir proje olduğunu daha iyi anlarız.

Küreselci baskılarla kapatılmasından bugüne halen çok tartışılan, üzerine kitaplar, tezler yazılan Köy Enstitüleri’ni en iyi öğrencileri anlatır. Bu yazıda babamdan kalan en güzel mirastan, kitaplığımın en değerlileri Köy Enstitüleri dergilerinden söz edeceğim. İlk sayı Mart 1945, son Eylül 1947 olmak üzere toplam sekiz sayı yayımlanabilmiştir. Her ne kadar ismi dergi olsa da her bir sayı bir kitap değerinde ve eğitim kalitesini göstermesi açısından önemli bir belgedir. Gelecekte içlerinden önemli yazarlar da çıkacaktır.

Dergiyi ülkenin dört bir yanına çiçekler gibi serpiştirilmiş Çifteler, Hasanoğlan, İvriz, Ladik, Arifiye, Kepirtepe, Beşikdüzü, Cilavuz, Dicle, Savaştepe, Gönen… Öğrencileri ve öğretmenleri birlikte çıkarmışlar. Kimler yok ki, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Tahir Baykurt (Henüz ‘Fakir’ olmamış) 15,17 yaşlarının en genç, en naif halleriyle karşımızda. Kimi köyünün adetlerini öyküleştirmiş, kimi tarım üzerine ki- Ziraat marşları bile var- araştırma yapmış, bir başkası bir tiyatro eseri nasıl sahnelenir, dekor nasıl yapılır üzerine kafa yormuş, diğeri kemanına, sazına övgüler düzmüş… İnanabiliyor musunuz o köy çocukları Çehov, Puşkin eserleri yorumlamış, İngilizce, Fransızca çeviriler yapmışlar.

Okudukça insanın içi titriyor, ülkenin çocuklarının gözünden bir dönemi, umutlarını, gelecek hayallerini görüyoruz. Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u minnetle, saygıyla anıyorum ve bir selam da Can Yücel’e gönderiyorum. Ben de “Hayatta en çok babamı sevdim”

DERGİDEN 1946

ADI BATASI ŞİİR 

                       Tahir BAYKURT

       Gönen Köy Enstitüsü Öğrencilerinden   

Başına geçer yazamam

Adı batası şiiri,

Kafiyesini düzemem

Adı batası şiiri.

 

Her istediğim olmuyor,

İşim yerine gelmiyor

Hiç kimsecikler bilmiyor

Adı batası şiiri.

 

Baykurt! Yazamaz ağlarsın

Ağlar da yüreğim dağlarsın,

Neden bu kadar söylersin

Adı batası şiiri? 

Picture of Muazzez Arısoy

Muazzez Arısoy

Tüm Yazıları