FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Zehra İpşiroğlu’na Yanıt

Zehra İpşiroğlu’na Yanıt

İstanbul 05.05.2025

‘’BARIŞ’’ İYİ ŞEYLERDEN İLKİ OLSUN 

Sırrı Süreyya Önder’e saygıyla…

 

Sevgili Zehra, 

Mektubunu aldım ve Urfa maceralarını ilgiyle okudum. Benim oralara gitme şansım hiç olmadı oysa babaannem ve baba tarafım biraz oralardan geliyor. Tabii babam pek bilmiyor küçük yaşlarda İstanbul’a gelmiş. Ama babaannem Urfa ve özellikle de yaşadığı Diyarbakır’ı anlatırdı biraz. Belki de bu nedenle Diyarbakır, Mardin ve Urfa merak ettiğim yerlerin başında geliyor. Bu arada Balıklı Göl’de bir gece geçiren telefonuna çok şaşırdım. Umarım  gerçekten iyi şeyler olur. Çünkü bu toprakların artık bu iyiliğe çok ihtiyacı var. 

Sen buralarda yokken İstanbul şiddetli sayılabilecek bir deprem yaşadı biliyorsun. Ancak ben sokakta olduğum için bir apartmandan kopan küçük beton parçacıkları ve kedilerin hızla kaçışmaları dışında sallantıyı hiç hissetmedim. Apartman eski diye parçaların koptuğunu düşündüm. Oysa deprem evlerde çok hissedilmiş. Yine her zaman olduğu gibi yanlış kentleşme, rant ekonomisi ve bir türlü başlatılamayan deprem çalışmalarıyla siyasi otoritenin zaafları hatırlandı, konuşuldu tartışıldı ve yeni gündemlerle unutulmaya yüz tuttu. Taa ki gelecek depreme kadar… Umalım deprem uzmanlarından birinin söylediği gibi beklenen büyük deprem bu olsun yoksa bu koşullarda İstanbul’un hatta ülkenin varlığı sorgulanır hale gelecek.

İkinci büyük sarsıntı da son günlerde ruhlarımızda oldu. Barış elçisi olarak gördüğümüz sevgili Sırrı Süreyya Önder’in çok acı kaybıyla gelen bu sarsıntı toplumun her kesiminden gelenleri, öncesinde onun 18 günlük yoğun bakım sürecinde, daha sonra da AKM’deki cenaze töreninde birleştirdi. Siyaset dünyasında yarattığı zeki, esprili, güler yüzlü ve sanatçı kimliğiyle herkesi sarmalayan, sevgi dolu kalbiyle böyle bir politikacı modeli bir daha ne zaman gelir bilmiyoruz. Gezi Parkı’ndaki ağaçların da milletvekili olduğunu söyleyen ve onları korumak için yıkım araçlarının önüne çıkan Sırrı Süreyya’yı unutamayacağız. Ancak ben bu mektupta, bütün bu olumlu özelliklerinin yanı sıra cenaze töreninde kızının yaptığı konuşmayla onun özel alanına, toplumsal cinsiyet temelli bakış açımızla bakmak istiyorum. Kızı Ceren’in babasına ilişkin anlattığı her şey çok anlamlıydı, ancak çok basit birkaç satır beni çok etkiledi. Kimseye kıyamayan, İyiliğe üşenmeyen ve kalp kırmak bir yana,  birinin onurunu kırmaktan çok korkan bu adam bildiğimiz erkek modellerinden ne kadar uzak… 

‘’Baba kalbim kırık’’ diye arardım, ‘’baba grip oldum, baba öksürüğüm geçmiyor, baba kedim öldü, baba aşık oldum, baba uyku tutmadı… ‘’

Ama bundan da ötesi, genellikle anneyle paylaşılmasına alıştığımız yukarıdaki cümleleri babasıyla paylaşan bir kız olarak Ceren çok farklı bir ‘’erkeklik’’ ve ‘’babalık’’ deneyimi yaşamış. Durağan değil değişen bir erkeklik modeli neredeyse bu özel insanda vücut bulmuş, özel alanını da şekillendirmiş. Böylece yaptığı politikanın da sahiciliği, barışa olan inancı sadece toplumsal, siyasi ortamlarda söylem olarak kalmamış, kalbini ruhunu şekillendirmiş.

Bunları duyduğumda ona karşı olan duygularım ve düşüncelerim çok daha derinleşti ve üzüntüm arttı. Senin son Hatırlayamadıklarımız romanındaki politikacı tipiyle tam ters bir modelmiş Sırrı Süreyya. Özel alanında da, politik söylemlerinde ve tavırlarında da içi dışı bir dupduru… Eril olanla tam ters yönde ilerleyen erkekliği, babalığı, barışa odaklı, doğa dostu politik kimliği, kendini ağaçların da vekili olarak ilân etmesiyle hep anımsanmalı ve model olmalı. Gezi Parkı belki de ilk önce onun ve ardından gelenlerin çabasıyla AVM olmadı ve Sırrı Süreyya tam da parka bakan AKM’de yapılan cenaze töreniyle ve her kesimden kalabalıklarla sonsuza uğurlandı. 

Ancak bu güzel buluşmanın ardından eril şiddet ve zehirli erkeklik dişlerini göstermekte gecikmedi. Ülkeye umudu yeniden aşılamaya çalışan ve cenaze törenine katılan CHP başkanı Özgür Özel’e yapılan saldırı bir anda Sırrı Süreyya’nın ölümüyle bile umut aşıladığı halkları, farklı görüşteki kalabalıkları birleştirdiği bu törene leke vurmaya çalıştı. Kendi çocuklarının katili bu faşist maşa ve provokatif umalım ki ardındaki güçleri de açığa çıkaracak şekilde yargılansın.

Hatırlayamadıklarımız romanından çıkan okuma tiyatrosu etkinliğinin 2.sini gerçekleştirdiğin bu günlerde toplumsal farkındalık açısından ve eril sistemin buz dağlarının görünür kılındığı bu çalışma ne kadar anlamlı! Değişen ve durağan erkeklik kavramlarını tartıştığımız, zehirli erkek modeli politikacılarla yüzleştiğimiz, tam tersi gibi görünen ünlü ve sevimli erkek şairlerin gerçek kimliklerini ortaya çıkaran bu roman ve okuma tiyatrosu etkinlikleri, şimdilerde bana Sırrı Süreyya Önder gibi politikacıların varlığıyla romanda farklı erkeklik mücadelesi veren karakterlerinin ütopya olamayacağını, gerçek olabileceğini söylüyor. 

Bahar isyanıyla geldi ama artık bitiyor, Yaz günlerinin bu isyandan iyi şeyler çıkarması, ilk olarak da barışı öne alması dileğiyle,

Sevgiyle kal 

Tijen 

Picture of Tijen Savaşkan

Tijen Savaşkan

Tüm Yazıları