FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

ZEMHERİ

ZEMHERİ

Kapıyı aralık bırakın dedi nine, burası çok karanlık biraz ışık girsin içeri,

oysa dışarısı daha karanlıktı torunları okula giderken ayazında sabahın…

Nine sobanın başında kat kat çaputlar altındaydı, soba yine yanmıyordu.

Baba üzüntüyle başını salladı, artık birçok şeyin farkında olmayan annesinin

onlardan daha şanslı olduğunu düşünmeden edemedi.

Ankara Kars ekspresinde tren, gece yarısına doğru yolun ortalarında bir yerde, oflaya puflaya durdu. Yolcuların çoğunluğu uyuyordu, kondüktör ayaza çıktı, buharlı nefesine bir de sigara dumanı ekledi, bu ayazda dışarı çıkmasının nedeniydi bu meret. Nöbetçi istasyon görevlisi elleri ceketinin cebinde, başı omuzlarının arasında, ayağında gislavet selamlaştılar. 

– selamın aleyküm!             

 – aleyküm selam!   

Bir sigara uzattı kondüktör, nefesleri, sigaranın dumanı, trenin buharı hepsi bir birine karıştı, sisler içendeydiler.

-nasılsın?  

 – hamdolsun, bu yılı da çıkaracağız inşallah! bir de potin alabilsem, bu lastik meretle parmakları kaybedeceğiz bu gidişle.

Bir yıl daha bitmişti, her şeyi yeni yıla ertelemişti, borçları da…

Sulu karın altında düşünceli düşünceli yürüyordu, daha umutlu bir yeni yıl olsaydı keşke

“umutlu bir yeni yıl” piyangosu ona vurmamıştı, amortisi bile. Ona vuran feleğin tokadıydı,  ah! kahpe felek! üstüne üstlük yeni yıla on gün kala 41 arkadaşıyla birlikte işten çıkarılmışlardı.

Köylerinin dağınık evleri karlar altındaydı, saçaklardan buzlar sarkıyordu. Ocaktaki kazanda suyun içinde soğan sarımsak kabuğu, bir kaç parça kurut kaynatıyordu ana kucağına sardığı bebesi ile… Diğer çocukları ocağın yanında battaniye altında birbirlerine sokulmuş, arada bir kıkırdayarak bekliyorlardı pişen aşı. ‘’Yaz sonu kuru dalları, tahta parçalarını çokça toplamıştım neyse ki, yoksa ne yapardık bu ayazda, erbain de hep bizi buluyor’’ diye düşündü baba, tevede görmüştü ülkenin batısını tanımıyordu bu erbain, oralarda geceler bile onların gündüzünden sıcaktı! 

İşten çıkarılan arkadaşları için grevdeydiler, grev çadırlarının önünde yanan ateşten daha çok ısıtıyordu yüreklerini bu dayanışma! Çoğunlukla umutsuzluk bulutu geçen gözlerdeki bu parıltıydı içlerini ısıtan. Ne demişti şair;

“zemheri de uzadıkça uzadı

 seni, baharmışsın gibi düşünüyorum”

– Ahmet Arif – 

Bahar gibi düşünüyorlardı gelecek günleri. Bu yoksulluğun, bu haksızlığın bu kadar uzadığı yeter!.. 

Artık ilenmenin bir yararı yok!.. Bu yıl seçim yılı, elbet zemheri de biter, bu devran da döner!

Picture of Birnur Akan

Birnur Akan

Tüm Yazıları