FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

“Toprağından Koparılmış Yaşamlar” Üzerine

“Toprağından Koparılmış Yaşamlar” Üzerine

“Toprağından Koparılmış Yaşamlar” Üzerine

                                                                      Celâl İnal

Hüseyin Akkaya’nın 40 Kitap Yayınevi tarafından yayımlanan ve otobiyografik nitelikler taşıyan “Toprağından Koparılmış Yaşamlar” adlı ilk eseri, göç, kimlik, ve politik aidiyet meselelerine odaklanan tanıklıklar bütünüdür. Akkaya, eserinde, özellikle zorla yerinden  edilen halkların tarihsel deneyimlerini, onların topraklarından, kültürlerinden ve kimliklerinden koparılmalarını ele alarak, bu konular etrafında şekillenen bireysel ve toplumsal travmaları etkileyici bir dille okuyucuya aktarmaktadır. 

Hüseyin Akkaya, hem bir yazar, hem bir hukukçu hem de bir politik aktivist olarak öne çıkan önemli bir figürdür. Hukuk pratiği ve aktivizmi aracılığıyla, özellikle insan hakları, adalet ve toplumun hak temelli örgütlenmelerin haklarını savunma konusunda etkili bir rol oynamıştır. Yazar, insan hakları konusunda derin bir duyarlılığa sahip bir avukat olarak tanınır. Özellikle azınlık hakları, kadın hakları ve sosyal adalet konularında aktif olarak çalışmaktadır. Bu bağlamda, insan hakları ihlallerine karşı durarak, hukuki süreçler aracılığıyla mağdurlara destek olmuştur.

Çeşitli sosyal ve politik kampanyaların içinde yer alarak, toplumsal adalet sağlama çabalarına katkıda bulunmuştur. Aktivizmi, hukukun sosyal bir araç olarak nasıl kullanılabileceğine dair güçlü bir örnek teşkil eder. Bu noktada, eleştirel bir bakış açısına sahip olarak, sistemin ve yasaların toplum üzerindeki etkisini sorgulamaktadır. Kamu emekçilerinin sendikal mücadelesine hukuki destek veren ve uluslararası alanda bu amaçla lobi ve savunuculuk faaliyetlerini sürdüren Akkaya, adalet arayışında olan bireylerin ve grupların yanında yer alarak, toplumsal eşitsizliklerle mücadele eden önemli bir ses olmuştur. Mahkemelerde yaptığı savunmalar ve hukuki müdahalelerle, hak ihlallerinin karşısında durmayı hedeflemiştir.

Hüseyin Akkaya, insan hakları konularında farkındalık yaratma gayretindedir. Seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları gibi etkinliklerde, toplumun farklı kesimlerini eğitmeye yönelik çabalar göstermiş, bu tür faaliyetlerle, toplumsal değişim için gereken bilincin oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Akkaya’nın kalemi, aktivizminin yanı sıra, insan hakları konularındaki düşüncelerini ve deneyimlerini paylaşmak için de önemli bir araç olmuştur. Makaleleri ve yayınları, toplumdaki adalet arayışını ve hukukun işleyişini sorgulayan eleştiriler içermektedir. Hem bireysel hem de kolektif hakların savunulmasındaki rolü, onu çağdaş toplumda önemli bir siyasi ve sosyal figür haline getirmiştir.

Akkaya, karakterleri aracılığıyla yaşanan acı ve kaybı güçlü bir şekilde dile getirir. Tekil bir yaşamöyküsünden hareketle aslında hepimizin bir dönem tanıklık ettiği zor zamanlar ekseninde kurgular eserini. Ve anlatılan hepimizin hikâyesidir. 

Yokluklar ve yoksunluklara rağmen destansı bir geçmiş vardır satıraralarında. Payına direnmek düşenlerdendir o. Büyük altüst oluşların olduğu çağda tanıklıklarını sadece kendine saklamayıp sonraki kuşaklara da örnek teşkil edecek o zor ve zahmetli zamanların nasıl üstesinden gelindiğini anlatır. 

Eserinde tarihsel olaylara ve bu olayların bireyler üzerindeki etkilerine vurgu yapar. Mübadillerle ortak bir dil kurabilmesinin ardında her iki ulusun yaşadığı büyük çaplı hak ihlallerine direnmek ve hak savunuculuğunu politik aktivist olmanın yanısıra avukat olarak da sürdürür. “Toprağından Koparılmış Yaşamlar” trajik tarihsel gerçeklikler, karakterlerinin yaşamına derin bir şekilde entegre edilmiştir.

Akkaya, zamanla yok olan kültürel kimlikleri ve yaşam biçimlerini sorgularken, kaybedilenin acısını güçlü bir şekilde ifade eder. Bu bağlamda, toprak, kültür ve yaşam arasındaki sıkı ilişkiye dikkat çeker. Eserde, farklı karakterlerin bakış açıları ve sesleriyle zengin bir anlatı oluşturur. Bu çok seslilik, okuyucuya farklı perspektiflerden olayları inceleme fırsatı sunar.  Bu eserde kullanılan sembolik öğeler, toprak, kayıp ve bellek gibi kavramlar sürekli vurgulanarak, okuyucunun dikkatini bu alanlara çeker. 

Hüseyin Akkaya’nın “Toprağından Koparılmış Yaşamlar”ı, sadece bireysel hikayeleri değil, aynı zamanda toplumsal hafızayı, kültürel kimliği ve geçici olanın değerini sorgulayan bir eser olarak okunmalıdır. Bu yönüyle, hem edebi bir metin olarak hem de tarihsel bir belge olarak değerlidir. Akkaya bu eseriyle yalnızca bir hikaye anlatıcısı değil, aynı zamanda derin bir toplumsal ve kültürel eleştiri getiren bir yazar olarak dikkatimizi bu kadim konulara çeker.  

Bu eser, cezaevlerinde, işçi semtlerinde, adliye salonlarında,  göç yollarında ve sınır kapılarında yaşananların kısa özeti olarak okunabilir. Toplumsal belleği diri tutmak ve tanık olunan tarihi unutmamak ve unutturmamak için yazıldı. Taş evlerin, suskun kadınların öyküsünü ve toprağından koparılmış ama kök salmaya devam eden bütün yaşamların sesini duyurmak için yazıldı. 

Bu kitap, bir dönemin tanıklığıdır. Göçün, yoksulluğun, inadına umut etmenin, direnmenin; çocukluk hayallerinin ve gençlik ideallerinin tanıklığının romanıdır.

Doğduğu köy olan Viran Köy’de cem ritüellerini, dedelerin köye gizlice gelişini, jandarmaya karşı en deli köylünün nöbetçi dikilmesini babaannesinden dinleyerek büyüyen yazarın o masalsı dünyası uzun kış gecelerinde tandır başında, kınalı saçlı ninesinin sesiyle şekillenmiştir. Topal Osman’ın zulmünü, dağlanan dedesini, soğuktan buz tutan kalbin bile ısınacağı anıları babaannesinin ağzından duyarak büyüdü. Mücadeleci tavrının, inadının ve öfkesinin kaynağını buralarda aramak gerekir. 

“Toprağından Koparılmış Yaşamlar”ı okuduktan sonra bu serüveni ölümsüz hale getirmek için ömrünü hak arama mücadelesine adayan yoldaşıma, Hüseyin Akkaya’ya “Dik ve Eğilmeyenler İçin” adını taşıyan aşağıdaki şiiri yazdım: 

 

“Kızının dediği gibi, 

“Kendi geçmişini 

Başkalarının yaralarını sararak 

Onaran adamlardandı.” 

Buna itilmiş insanlar 

Ve unutulmuş fikirler de dâhildi. 

 

Zamanın kıyısında hayal gibi, öylece duran… 

Ancak küçük dereleri, hırçın nehirleri 

Ve fırtınalı denizleri hiç unutmadan 

Yaşama sarılanlardandı…

 

Ceren onun için 

“Gitmez, sadece uzaklaşır” demişti.

 

Unutmayan, korkmayan 

Ve eğilmeyenlerdendi.

Yeni dünyalar keşfetmekten 

Umudunu kesmeyenlerden… 

 

Onun için eski bir rüzgârla 

Geçmişe karıştığını söylediler.

Oysa kök saldığı yer, 

Çocukken yürüdüğü

Ihlamur kokulu taş sokaklardı

Ve Arnavut kaldırımlar…”

Toprağından Koparılmış Yaşamlar, Türkiye’nin yakın tarihinde iz bırakmış bir kuşağın hikâyesini kişisel bir tanıklıkla buluşturuyor. Cezaevlerinden üniversitelere, işçi semtlerinden mahkeme salonlarına uzanan bu yolculuk; sadece bir yaşamın değil, parçalanmış hayallerin, yarım kalan dostlukların, yeniden filizlenen umutların romanı.

Hüseyin Akkaya’nın kaleminden çıkan bu kitap,

  • Siyah beyaz 60’lı, 7O’lı  yılları,
  • 1980 Darbesi sonrası siyasal mücadelenin gölgesinde geçen yılları,
  • O yıllardaki gizli örgüt toplantılarını,
  • Kadın sığınma evlerinin ve memur sendikalarının ilk kuruluşunu,
  • Ve bir babanın, bir avukatın, bir halkın susmayan sesini anlatıyor.

Viranköylü Çetin’den,  Şilili Ricardo’dan, Atinalı Filyo’ya ve Karadağ’a uzanan coğrafyada,
kızının mektubuyla tamamlanan bir ömrün hikâyesi…

Bu kitap, sadece geçmişi anlatmıyor. Bugünü anlamak ve yarına tanıklık etmek için okunmalı.

Picture of Celal İnal

Celal İnal

Tüm Yazıları