FEMTRAK – Dünya Dişidir, Dişi Dişlidir.

Jane Goodall: Ormanın Kalbini Kalbimize Taşıyan Kadın

Jane Goodall: Ormanın Kalbini Kalbimize Taşıyan Kadın

Berin UYAR

Jane Goodall: Ormanın Kalbini Kalbimize Taşıyan Kadın

İnsanoğlu ve insankızı, bizler doğaya, etrafımıza hergün bakarız. Ağaçlara, kuşlara, kedilere, köpeklere.  Ama onları ne kadar görebiliriz? Ya da bir ormana girdiğimizde, bir dağa tırmandığımızda…

Aramızdan 91 yaşında ayrılan Jane Goodall, doğayı kalbiyle gören, hisseden bir kadındı. İngiltere’de mütevazı bir ailede büyüyen bu genç kızın hayali, hayvanları anlamaktı. Çocukken yatağının kenarına bir sürü taş, kabuk ve dal parçaları dizerdi; çünkü onun için bunlar birer hazineydi. Sonra, yıllar sonra Afrika’ya gitti. Elinde bir defter, bir dürbün ve içinde sarsılmaz bir merakla.

1960 yılında Tanzanya’daki Gombe Ulusal Parkı’nda, o zamana kadar kimsenin bu kadar yakından incelemediği şempanzelerle yaşamaya başladı. Onları izledi, anlamaya çalıştı. Ve bir gün, bir şempanzenin ince bir dalı termit yuvasına sokarak yiyecek çıkardığını gördü. Bu basit ama devrim niteliğindeki gözlem, bilim dünyasını sarstı. Çünkü insanın “tek alet yapan canlı” olduğu inancı çökmüştü. Goodall o gün not defterine şöyle yazdı:

“Eğer şempanzeler alet yapabiliyorsa, ya insanın tanımını değiştirmemiz gerekir ya da şempanzelere insan demeliyiz.” 

Jane’in gözlemleri yalnızca bilime değil, insan kalbine de dokundu. O, şempanzelerin de sevdiğini, özlediğini, oyun oynadığını, üzülüp sevindiğini, kıskandığını, karmaşık aile yapıları kurduklarını gösterdi. O güne kadar üzerinde çalışılan şempanzeler sadece bir sayı ile adlandırılıyordu. Goodall, elinden ilk kez muz yiyen yaşlı bir şempanzeye ‚Davit‘ ismini vererek onları bir kişilik olarak görmeye başladı. Ve o anı büyülü bir dünyanın açılması olarak nitelendirdi.

“Kalbimle anladım ki, hayvanlar sadece bizim paylaştığımız bir dünya değil; onlar, bu dünyanın asıl sahipleri.”

Zamanla Jane Goodall, sadece bir araştırmacı değil, bir umut sembolü haline geldi. Kurduğu Jane Goodall Enstitüsü ve Roots & Shoots gençlik programıyla, dünyanın dört bir yanında çocukları ve gençleri bu alanda çalışmaya teşvik etti ve olanaklar sağladı.

“Yaptığınız her küçük eylemin bir önemi var. Her biriniz fark yaratabilirsiniz.”

Onun hikâyesi, bir bilim kadınının ötesinde, bir insanın sevgiden doğan değişim ve değiştirebilme gücünü kanıtlıyor bize. Çünkü gerçekten görmek, kalple bakmayı öğrenmekle başlar.

“Doğa bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor, yeter ki dinlemeyi öğrenelim.”